Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hz.Hanzala

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Hz.Hanzala Empty
MesajKonu: Hz.Hanzala   Hz.Hanzala I_icon_minitimeSalı Kas. 03, 2009 6:18 pm

Meleklerin yıkadığı sahâbî:
HANZALA BİN EBÛ ÂMİR



Hanzala Bedir gazâsında bulundu. O zaman henüz bekârdı. Bedir
gazâsından bir müddet sonra Abdullah bin Übey’in kızı Cemîle ile
nikâhlandı. Ertesi gün de Uhud’da Kureyş müşrikleriyle çarpışılacaktı.

Hanzala geceyi Medîne’de hanımının yanında geçirmek için Resûlullahtan
izin istedi. Peygamberimiz de müsâade buyurdu. Hanımı Cemîle ile o gece
beraber kaldı. Cumartesi günü sabahleyin Uhud’a yetişmek için, telâştan
gusletmeyi unutup çok acele yola çıktı.

Ne lüzûm vardı?

Yola çıkacağı sırada, hanımı Cemîle, orada bulunan kavminden dört
kişiyi çağırdı ve Hanzala ile evlendiklerini söyleyip, onları şâhid
tuttu. Oradaki dört şâhid sordular:

- Buna ne lüzûm vardı?

Cemîle dedi ki:

- Rü’yâmda semânın açıldığını ve Hanzala içeri girdikten sonra kapandığını gördüm.

Peygamberimiz Uhud’da harp için safları düzeltirken Hanzala yetişti ve
Eshâb-ı kirâm arasına karıştı. Hz. Hanzala diğer sahâbîler gibi
cansiperane müşriklerin üzerine atıldı. Şehîdlik mertebesine kavuşmak
için durmadan savaştı. Daha sonra müşrikler bozuldular, dağılıp kaçmaya
başladılar.

Hz. Hanzala, Ebû Süfyân’ın önünü kesti. Üzerine hücûm etti. Ebû Süfyân yere düştü. Korkudan ne yapacağını şaşıran Ebû Süfyân;

- Ey Kureyş, ben Ebû Süfyân’ım! Hanzala beni öldürecek, yetişin, diye sesi çıktığı kadar bağırmaya başladı.

Müşriklerden birçokları Ebû Süfyân’ın sesini işittikleri hâlde, kendi
canlarının derdine düştüklerinden hiç aldırış eden olmadı. Fakat Şeddâd
bin Esved, Hz. Hanzala’ya arkadan yaklaşıp hâince, sırtından
mızrakladı.

Hanzala mukâbele etmek istedi. Fakat îmândan nasîbi olmıyan bu müşrik,
ikinci bir darbe daha vurup, Hanzala’yı şehîd etti. Hanzala şehîd
olunca, Peygamberimiz buyurdu ki:

- Ben Hanzala’yı meleklerin gökle yer arasında, gümüş bir tepsi içinde, yağmur suyu ile yıkadıklarını gördüm.

Ebû Useyd Sa’îd diyor ki:

“Gidip Hanzala’ya baktım. Başından yağmur suyu akıyordu. Döndüm, bunu
Resûlullaha haber verdim. Peygamberimiz hanımına haber gönderip bunun
sebebini sordu. O da Uhud’a çıktığı zaman Hanzala’nın cünüb olduğunu
bildirdi.”

Hanzala bizdendir

Hz. Hanzala Uhud’a yetişmek için çok acele edip, yetişememek korkusu
kendini kapladığından, acele ile gusletmeyi unutmuştu. Bundan sonra
Hanzala’nın adı Gasîl-ül-Melâike=Melekler tarafından yıkanmış kimse
diye anıldı. Medîne’de Eshâb-ı kirâmın Evs kabîlesinden olanlar,
“Melekler tarafından yıkanan Hanzala bizdendir” diye iftihâr ederlerdi.

Hanzala bi’setten ya’nî Peygamber efendimizin da’vetinden önce de îmân
sâhibi olup, Allahın birliğine inanır, putlara tapmazdı. Hanîf dîninde
idi. Böylece hanımının rü’yâsı hakîkat olup, Uhud savaşında Hz. Hanzala
şehîd oldu. Abdullah isminde bir oğulları oldu. Abdullah bin Hanzala
olarak tanınan bu oğlu, Yezîd zamanında şehîd edildi.


MELEKLER YIKADI



Medîneli eshâbtan, muhterem bir sahâbî.

“Gasîl-ül melâike” lakabının sâhibi.



Resûlullah, islâmı teblîğ ettiği zaman,

Hiç tereddüt etmeden, severek etti îmân.



Ne zaman ki yapıldı “Bedir” muhârebesi,

Henüz genç ve bekârdı o günlerde kendisi.



Lâkin bir müddet sonra, Abdullah bin Übey’in,

Kızı “Cemîle” ile nikâhı oldu bir gün.



Bir hafta sonra dahî, olacaktı düğünü.

Hem de "Uhud savaşı" vardı ertesi günü.



Nihâyet düğün olup, gerdeğe girdiğinde,

Bambaşka bir heyecân vardı onun içinde.



O, yârın yapılacak cengi düşünüyordu.

Büyük sabırsızlıkla yârını bekliyordu.



Hele “Şehîd” olursa, ne büyük seâdetti.

O, gerdek gecesinde hep bunu hayâl etti.



Sabahleyin kapıldı birden bir endîşeye.

“Ya savaşa vaktinde yetişemezsem!” diye.



Kılıcını kaparak, acele çıktı evden.

Ve lâkin “Gusletme"yi unuttu aceleden.



Resûlullah safları düzelttiği zamanda,

O da koşup, sür'atle safa girdi son anda.



Gönlünde “Şehîd olmak” arzusu yatıyordu.

Bu arzusu, gitgide daha da artıyordu.



Müşriklerin ordusu bozuldu çok geçmeden.

Hep birden kaçışmaya başladılar bu cenkten.



O sırada küffârdan “Şeddâd bin Esved” adlı,

Bir kâfir, “Hanzala”yı sırtından mızrakladı.



Kanları fışkırırken o mızrağın yerinden,

İkinci mızrağını sapladı yine birden.



Bu ikinci darbeyle, yıkılıp düştü yere.

“Şehâdet şerbeti"ni içmiş oldu bu kere.



Allahın Sevgilisi, bu cengin sonrasında,

Buyurdu ki: (Ben bugün, yerle gök arasında,



Hanzala'yı gördüm ki, etrâfında melekler,

Onu, Cennet suyuyla yıkayıp gaslederler.)



Sahâbeden biri de, dedi: (Gördüm ben dahî.

Hanzala'nın başından su damlardı VHz.Hanzala Allahi.)



Resûl'ün emri ile, zevcesi “Cemîle”ye,

Soruldu “Hâdisenin hikmeti nedir?” diye.



Dedi: (Düğün gecesi, o, başka âlemdeydi.

Ertesi gün olacak cengin hevesindeydi.



“Harbe yetişemezsem hâlim ne olur?” diye,

sabahleyin erkenden düştü bir endîşeye.



İşte bu heyecânla geçirdi o geceyi.

Acele evden çıkıp, unuttu gusletmeyi.)



Böyle yüksek idiler işte eshâbı kirâm.

Onların gayretiyle, ulaştı bize islâm.
TEK TEK ŞEHÎD OLDULAR



Başta Resûlullah ve bütün eshâbı kirâm,

Büyük bir mücâdele verdiler "Uhud"da tam.



Allahın yardımı ve Resûl'ün himmetiyle,

Bozguna uğratıldı müşrikler tamâmiyle.



Çâresizlik içinde kalan düşman, ansızın,

Kaçmaya başladılar arkaya bakmaksızın.



Müşrik kadınları da, ederek feryât figân,

Onlara yetişmeye çalışırlardı o an.



Geride bırakarak, hep ağırlıklarını,

Kaçarak kurtardılar güçlükle canlarını.



Mücâhidler, onların düşerek peşlerine,

Yetişip, birçoğunu öldürdüler hep yine.



Kat be kat üstün iken, sayı, silâh yönünden,

Şimdi kaçıyorlardı mü’minlerin önünden.



Perîşân olmuşlardı müşrikler bu savaşta.

Kaçmaya başladılar, reîsleri en başta.



Hattâ birbirlerini âdetâ çiğniyerek,

Bu savaş meydanını ederlerdi şimdi terk.



“Ebû Süfyân bin Harb” de, kaçıyordu ki hızla,

Arkasından koşarak yetişmişti "Hanzala".



Atının ayağına bir kılıç vurdu hemen.

Atı çöküp, kendisi yere düştü üstünden.



Ve bütün gücü ile bağırdı: (Gelin, gelin!

Hanzala’nın elinden beni halâs eyleyin!)



O, seslendi ise de böyle feryâd ederek,

Onlar ilgilenmedi onunla yine de pek.



Zîrâ hep can derdine düşmüşlerdi cümlesi.

Ardlarına bakmadan kaçıyorlardı hepsi.



Arneyn geçidindeki elli okçu mücâhid,

Bu durumu, onlar da görür görmez o vakit,



Savaşın bittiğini kuvvetle zannederek,

Vazîfe yerlerini bâzısı eyledi terk.



Onların gittiğini gördü "Hâlid bin Velîd".

Zâten o, bu durumu bekliyordu o vakit.



Geçitteki erlerin gittiğini görünce,

Emrindeki birlikle hücûm etti hemence.



"Abdullah bin Cübeyr"i dinliyen mücâhidler,

Oniki kişi olup, derhâl safa geçtiler.



Önce, bitene kadar sadaktaki okları,

Müthiş ok yağmuruna tuttular hep onları.



Düşman süvârîleri çok yaklaşınca ise,

Kılıçla çarpıştılar, artık göğüs göğüse.



Lâkin hücûm edenler, çok kalabalıklardı.

Hattâ "bire yirmibeş" gibi bir nisbet vardı.



Mü’minler, kanlarının son damlasına kadar,

Çarpışıp, en sonunda hepsi şehîd oldular.



Birbiri arkasından, mübârek vücûdları,

Yere düşüp, Cennete kanat çırptı ruhları.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
Hz.Hanzala
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Hz. Peygamber Efendimiz :: Hayatüs Sahabe - Tabiin Hayatları-
Buraya geçin: