Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mekke Geceleri Beyazdır

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Mekke Geceleri Beyazdır Empty
MesajKonu: Mekke Geceleri Beyazdır   Mekke Geceleri Beyazdır I_icon_minitimeSalı Kas. 03, 2009 9:32 pm

Cidde
havaalanından Mekke'ye karayoluyla gidiliyor. Yol boyu, telbiyelerle
aradaki mesafeyi eritmeye çalışıyoruz. "Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk!"
nidaları, sadece Mekke yolunu kısaltmıyor; "Nerdesin?" diye soran
Rabbimizin hitabına bigâneliğimizi de eritiyor; Rabbimizden
uzaklağımızi da kapatmaya vesile oluyorlar: "Buradayım Yâ Rabb',
buyur." Bizi O'nun emrine icabet etmekten alıkoyan putları, duvarları
aradan kaldırmaya çabalıyoruz: "Senin şerikin yok! " Herkes birbirinin
şahidi ve şefaatçisi bu davada. Başkalara minnet etmenin yükünü
omuzlarımızdan atıyoruz. Çünkü, "hamd Senin, ni'met Senin, mülk de
Senin!" diye telkin ediyoruz birbirimize. İhramın hafifliği kalbimize
sirayet ediyor öylece. Netice-i kelâm, "Senin şerikin yok." Herkes bir
ağızdan bağırıyor ama, emr-i İlâhiye "LebbeykMekke Geceleri Beyazdır Nokta." demekte birer bireriz. Herkesin kendisinden başka sayısız şahidi var.


Yol boyu güneşle kavrulan, boz, çıplak, azâmetli
dağları süzüyorum. "Sen bu dağlari nasıl tebessüme getirdin yâ
Resulullah?" diye soruyorum. "Sen bu yetim kâinatı nasıl gülücüklere
boğdun?" İnsan buralarda Resûl-ü Ekrem'in (asm) gözünün değdiği bir
şeyler arıyor. Gözümüzü binalardan ve yollardan kaydırıp, dağ ve taş
arıyorum hâlâ. Doğrusu, O'nun (asm) gözünün değdiği bir şeye bakmak,
O'nunla göz göze gelmek gibi bir şeyMekke Geceleri Beyazdır Nokta.
Mekke'yi gösteren levhalardaki rakamlar küçüldükçe, telbiyelerin sayısı
artıyor, kelimeler büyüyor büyüyor, nefesime sığmaz oluyor. Arasıra
tekbirlerle süslüyoruz, telbiyelerimizi. Ne çare , tekbire eşlik
edemiyorum, buralarda göz yaşları izinsiz ve sebepsiz terkediyor
yuvasını.


Mekke'ye çok sayıda tünelden geçerek dahil
olunuyor. Mekke'nin eteklerine kadar biriken hasret her tünelin ucunda
duvarını yıkmak istiyor. Ama tüneller tünelleri izledikçe hasret kendi
içine katlanıyor, harlanıyor; kav gibi her an alevlenmeye hazır bir hâl
alıyor. Ne lâtif tevafuk ki, insan da Rabbine ve Resûlüne (asm) erişmek
için böyle nice heva heves dağlarını delmek zorunda. Ömür boyu sürüp
giden bu Ferhad-misal mücâdele, Kâbenin yanına yaklaştıkça tecessüm
ediyor sanki. Garip ki, her tünel çıkışında karşımda hasretini duyduğum
Kâbe manzarasının çıkacağını zannediyorum. Delinecek daha çok dağlar
olmali ki, bir tüneli diğeri takip ediyor. Sonunda Kâbeye böyle
varılamayacağını anlıyorum. Önce ağırlıklarımızdan kurtulmamız
gerekiyor; bagajlarımızı otele yerleştirdikten sonra güneşin batmasını
bekliyoruz.

Gece bir beyaz sel halinde taşıyoruz Mekke
sokaklarına. Otobüste yerimizi alırken, İhsan Atasoy Ağabey, "Mekke
geceleri beyazdır" diyor. Doğru ya, hayatımın en aydınlık gecesi bu.
Gün solmuş, güneş batmış ne yazarMekke Geceleri Beyazdır Nokta.
Az ileride bir yerde, gece kadar kara bir nokta beyaz gecemizin nurlu
siyahlığını tamamlayacak. Beyazlara bürünmüş arzlıların tamamladığı
halkanın orta yerinde, semâv', kara renkli göz bebeğim beni bekliyor.
Ama yine daracık ve tıkalı tünellerMekke Geceleri Beyazdır Nokta Dağlara bakıyorum yine, O'nunla (asm) göz göze gelebilmek

ümidiyle. Ama gözlerim doluyorMekke Geceleri Beyazdır Nokta.
Gönlümde bu denli tutuşan ateşler çare olamayacağını bile bile,
gözlerim yaşlar serpiyor. Neden bu kadar sevgilisin Yâ Resûl? Ağlamak
kolay Mekke'deMekke Geceleri Beyazdır Nokta İklimin kuraklığına inat, gözler alabildiğine sulakMekke Geceleri Beyazdır Nokta
Ve çorak çöl toprağı kulların göz yaşlarının değdiği yerde, ebed'
baharlara beşiklik ediyor. Hem kimse kimseye neden ağladığını da
sormuyor ya, ne güzelMekke Geceleri Beyazdır Nokta.


Mekke'nin Kara Güneşi
Gece kelimesi, insanda sessizliği ve karanlığı
çağrıştırır. Mekke'de öyle değil, oysa. Güneşin renklerinin yeryüzünden
çekilivermesi bir şeyi değiştirmiyor. Beyazlara bürünmüş milyonlarca
insan, gecenin karanlığını her noktasından deliveriyor. Diller dünya
lakırtısından sıyrılmış, geceyi velveleye veriyor. Geceler, gündüzler
kadar avazlı ve beyazlı Mekke'de. Mekke'nin kara güneşi hiç batmıyor
çünkü. Güneşin batmasıyla birlikte, kalplerdeki yerini daha bir
dolduruyor Kâbe. İnsan ruhundan yoğrulma beyaz seyyarelerini bir çekip,
bir bırakıyor.


Kara bir taşı andıran Beytullah'ın etrafındaki
insan seli dinmiyor. Sanki bütün dünyanın mü'minleri denize koşan sular
misâli başlarıni bu taşa vurdukça, beyaz beyaz köpürüyorlar,
süzülüyorlar. Kâbe, insanin bütün hatiatını, kusurunu, ayıplarını emip
yutuyor. Menfaatini düşünen bir kimse göremezsiniz tavafta. Gözlerde ve
gönüllerde sadece Kâbe var. Ubudiyetin yöneldiği makâmın temiz ve
taşlaşmış temsili gibi herkesin merkezinde suskun, ağırbaşlı duruyor
Kâbe. Herkes kendi hayatının manasının kendi nefsi dışında bir noktaya
bağlı olduğunu açıkça ve net görüyor. İnsanlar, bir harf olduklarıni;
kendi manâlarının kendi nefislerinde değil, nefislerinin
ayinedârlığında olduğunu hissediyor. Herkes kendini değil, bir
başkasını gösteriyor. Herkes herkese, kendisini değil bir başkasını
gösterdiğini gösteriyor. İnsan tüm dünyeviliğini sabun köpüğü gibi
sıyırıyor elinden ve dilinden. İnsan âdeta durulanıyor, fakat insan
seli durulmuyor. Köpük köpük af yağıyor Kâbe'den. Suların aktıkça
saflaşması gibi, insanlar döndükçe temizleniyor.


Tavaf halkasına dahil olmak anlatılmaz bir
duygu. Kâbe'yi merkezinize alıp, yürümeye başlıyorsunuz. Kendi
iradenizle başladığınız yolculuğun hemen başında, iradenizin
hükümsüzlüğü ortaya çıkıyor. İnsan seline katıldıktan sonra, yürümek ve
yürümemek arasındaki tercihiniz iptal oluyor. Artık yürüyor değil,
sürükleniyorsunuz; dönüyor değil akıyorsunuz. Ayaklarım Kâbe'nin
etrafında, Kâbe'yi gözlerimin ortasına yerleştirip, yönümü ve yolumu
irademin kontrolünden çıkardıktan sonra, kalp ve aklın bağlılıkları
Kâbe'nin kara renginde soğruluyor. Kâbe nefsimizin karasını emercesine,
aydınlatıyor gaflet gecemizi. Beyazlara bürünmüş insanların orta
yerinde bir kara güneş gibi yükseliyor; hiçbir göz kapağının uykusu
olmamacasına.

Kâbe'ye yakınlaştıkça, Kıble'ye yönelmenin
anlamı da cisimleşiyor. Tevhid hakikati, tek bir yön, tek bir nokta
önünde somutlaşıp, katılaştıkça, Bir'i göstermeyen herşeye yüz
çevirmeyi, herşeyi TEK ve BİR adına bakmanın ağırlığını hissediyorum.
Öyle ki, Kâbe'yi TEK ve BİR olarak görmek, herşeyi bir kefesine alan
bir terazinin diğer kefesinin birden ağması gibi anlık bir şaşkınlık
getiriyor. Herşey hafifliyor, VAHDET ağırlaşıyor. VAHDET, Kâbe'nin
cismi kadar yalın ve reddedilmez biçimde ortaya çıkınca, KESRETİ
terketmekle zorlanıyor insan. Öyle ki, gördüğüm bu Kâbe'nin herkesin,
her zamanki Kâbe'si ile aynı olup olmadığından şüpheye düşüyorum.
"Yoksa başka bir tane daha mı var?" Vehim ne kadar itiraz ederse etsin,
terazinin VAHDET kefesi, hacıların nefesleri ve adımları sayısınca
ağırlaşıp yerine oturuyor; KESRET kefesi bir daha inmemek üzere
hafifliyor; boşalıyor. Zira, bunca kesretin böylesi somut ve katı bir
VAHDETE yönelişini, göz gördükçe, akıl çaresiz kalıyor.


Gözün görmeyen beyazı gibi akıp duran hacılar,
gözün gören siyahlığında, Kâbe'de topluyorlar bakışlarını. Kara bir
gözbebeği gibi VAHDETİ görüyor Kâbe, VAHDETİ gösteriyor. Günahlar ve
kusurlarla dokunmuş kara lekeleri âyân ediyor.


Kara bir güneşi var Mekke'nin. Gece kimsenin
aklına gelmiyor, gözler karanlığı unutuyor. Kara güneş sadece gözlerin
değil, kalblerin sahahını da müjdeliyorMekke Geceleri Beyazdır NoktaMekke Geceleri Beyazdır Nokta

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
Mekke Geceleri Beyazdır
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mekke Medine Resimleri
» Bir ışık doğdu Mekke çöllerine...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: İslam-i Konular :: Kutsal Topraklar-
Buraya geçin: