Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Evlilikde aşk ciddiyetle yaşanılır..

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Evlilikde aşk ciddiyetle yaşanılır.. Empty
MesajKonu: Evlilikde aşk ciddiyetle yaşanılır..   Evlilikde aşk ciddiyetle yaşanılır.. I_icon_minitimeÇarş. Kas. 04, 2009 1:53 pm

Aile,
bir çocuk yapma fabrikası değildir; o, toplumun en hayâtî bir parçası
ve milletin de ilk nüvesidir. Dolayısıyla da o, ne bir kuluçka
makinesi, ne de cismânî arzuların tatmin vasıtasıdır. O, kutsal bir
müessesedir. Kutsiyetin en belirgin çizgisi de nikâhtır.

Belli prensipler çerçevesinde, meşrû bir akitle
çiftlerin bir araya gelmesine nikâh denir ki; bu hedefi, gayesi belli
bir anlaşmadır. Allah, nikâh prensipleri içinde olmayan bir araya
gelmelere "sifah" ve "zina" nazarıyla bakar.


Din, "nikâh" adı altında böyle bir meşrû birleşmeyi iyi
bir milletin temeli, rüknü, esası kabul eder. Ancak, meşrû birleşmeler
bile bir gayeye bağlıdırlar. Maksatsız, gayesiz, gelişigüzel evlilikler
meşrû sınırları zorlayacağından, bir Müslüman bu konuda oldukça
hassastır. Evet, izdivaçtaki hedef, Allah'ı hoşnut ve Resûlullah'ı
memnun edecek bir neslin yetiştirilmesi olmalıdır.


Hedefi ve gayesi olmayan izdivaçlar, niyetsiz ameller
gibi bereketsizdirler. Gaye olmayınca bazen dinine-diyanetine
bakılmadan hiç tanınmayan birisiyle sırf boyuna posuna bakılarak
evliliğe benzeyen bir araya gelmeler uhrevî derinliğinin olmaması
yanında çok defa imtizaçsızlıklar ve geçimsizliklerle sonuçlanır.


"Gayeli izdivaç", enine-boyuna düşünülerek, hissin
yanında aklî-mantıkî olan izdivaçtır. Ve evlenmede "maksat" düşünülerek
hareket edildiğinden ailede huzur vardır. Neticesi düşünülmeden ve bir
gaye gözetilmeden yapılan evliliklerin neticesinde ise değişik
sıkıntılar söz konusudur. Böyle bir yuvada, aile fertleri sürekli
huzursuzluk yaşarlar.


Din, bir taraftan evlenmeyi meşrû kılıp onu teşvik
ederken diğer taraftan da meseleyi gaye ile sınırlandırmaktadır. Zaten
insanın her işinde ve davranışında bir gaye olmalıdır ki, teşebbüs ve
atılımlarında da kararlı olabilsin ve o hedefe ulaşmaya çalışsın. Şayet
o bir gaye gözetmiyorsa, mesaisini de tanzim edemez ve hiçbir zaman
hedefe ulaşamaz.


Herkes mutlaka evlenmeli midir?
Din, izdivaç konusuna, tahminlerin üstünde önem verir.
Buna paralel olarak İslâm fıkıhçıları da nikâhı mühim bir mesele olarak
ele almış, konuyla alâkalı ciltlerle kitap yazmış ve hassasiyetle
üzerinde durmuşlardır. İzdivaç veya nikâh meselesini farz, vacip,
sünnet, haram, mekruh kategorilerinde mütalâa etmiş ve biraz da
şahısların özel durumuna bağlamışlardır. Bu, şu demektir: Herkes
gelişigüzel evlenemez; bir seviyeye gelen insan evlenme mecburiyetinde;
hatta bazı kimselerin evlenmesi vacip iken; bir başka vaziyetten ötürü
bir diğerinin evlenmesi mekruhtur.


Binaenaleyh, bunları hiç hesaba katmadan, sadece cismânî
durumu nazar-ı itibara alarak izdivaç yapan bir insanın, ileride
cemiyete yararlı bir aile veya bir çocuk kazandıracağı da şüphelidir.


İslâm hukukçularından Hanefiler ve Malikiler, bu konuda
birbirlerine yakın sayılırlar; aradaki farklı düşünceler teferruata
aittir. Bu büyük İslâm hukukçularının tespitleri ile arz edecek
olursak, nikâhla alâkalı, ana hatlarıyla aşağıdaki gibi bir tasnif
ortaya çıkar.


1) Farz olan evlilik
Zinaya düşme ve haram irtikâp etme tehlikesi karşısında
bulunan bir kimse, mihir ödeme gücüne ve ailesini geçindirecek kadar
nafaka temin etme imkânına sahipse; hatta bazılarına göre oruç da
tutamıyorsa onun evlenmesi farzdır.


Yani harama düşmemek için evlenmek esastır ve haramla
yüz yüze gelen birinin başvuracağı tek çare evlenme olmalıdır. Gayr-i
tabiî yollarla izdivaçtan kaçmak, tabiatla savaştır ve böyle bir savaşa
kalkışanın yenik düşmesi de kaçınılmazdır.


2) Vacip olan evlilik
Şayet evlendiği takdirde mihir ödeme ve aileyi
geçindirme gücüne sahip, haram irtikabı söz konusu değil ama sırf bir
"endişe" olarak bahis mevzuu ise onun evlenmesi de vaciptir. Bu tevcih
de yine bazı fakihlere aittir, umumun görüşü ve içtihadı değildir.


3) Sünnet olan evlilik
Herhangi bir tehlike söz konusu değil, evlenmeye de arzu ve rağbet varsa, kısaca böyle birinin evlenmesi de sünnettir.

4) Haram olan evlilik
Evlenmekle haram irtikap edecek; evini geçindirebilmek için gayr-i meşrû kazanç yollarına girecek, irtikap, ihtilas, rüşvetEvlilikde aşk ciddiyetle yaşanılır.. Nokta
gibi muharremâtı irtikap edecekse, bu insanın evlenmesi de haram ya da
en azından mekruhtur. Eşine zulmedecek kadar dengesiz biri için de aynı
mütalâayı serdedenler vardır.


5) Mekruh olan evlilik
Bazılarına göre harama girme, cevir ve zulümde bulunma
kat'î değil de ihtimal dâhilinde ise bu durumdaki birinin evlenmesi de
mekruhtur.


6) Mubah olan evlilik
Helâlinden kazanan, zinaya düşme ihtimali bulunmayan,
mihir verecek güce ve nafakaya da gücü yeten temkinli ve tedbirli
birinin izdivacı da memduh veya mubahtır. Böyle birisi ister evlenir
isterse evlenmez.


Bu hususlarla, izdivaçta dinin nasıl bir kısım gayeler
takip ettiğini, evlenmenin basit, hissî bir mesele olmadığını
göstermeye çalıştık. Şayet bu önemli iş, mantıkî, hissî boşluklara
sebebiyet vermeyecek şekilde sağlam esaslara bağlanmazsa, mahkeme
kapıları, dul ve sahipsiz kadınlar, ortada kalmış çocuklar bu işin
kaçınılmaz sonucu olacaktır. Din, bütün bunların önüne ta baştan bir
set koyarak, neticesi bu türlü olumsuzluklara müncer olan bir izdivacı
haram, mekruh gibi kategorilerle zabt u rabt altına alır; his ağırlıklı
bir meselede akıl, mantık ve muhakeme yolunu öne çıkarır.


Bizim burada, vurgulamak istediğimiz husus, evlenmenin
çok ciddî bir müessese olduğu, onunla toplumun en önemli unsuru olan
ailenin teşekkül ettirildiğinin vurgulanmasıdır. Bu itibarla evlilik
düşünülürken ferdin cismâniyetiyle alâkalı alelâde bir durum olarak
değil; bütün bir toplumun, hatta topyekün bir milletin saadetini
alâkadar eden dinî, millî ve âlemşümûl bir mesele olarak
düşünülmelidir.


Bu konuda ferdin bedenî ve nefsânî durumunu alâkadar
eden hususa gelince, bu sadece gâye-i uzmâ'nın husule gelebilmesi için
Allah (cc) tarafından insana lütfedilmiş bir prim ve bir bahşiştir.
Tabir caizse, bu bir avans olarak değerlendirilmeli ve insanlık
neslinin bekası, millî istikbâlimizi bayraklaştıracak yüksek karakterli
fertlerin yetiştirilmesi gibi mühim hizmetin peşin mükafâtı olarak
görülmelidir.


ÖZETLE
1-) Aile, bir çocuk yapma fabrikası değildir; o,
toplumun en hayâtî bir parçası ve milletin de ilk nüvesidir.
Dolayısıyla da o, ne bir kuluçka makinesi ne de cismânî arzuların
tatmin vasıtasıdır.


2-) Evlilikte cismaniyetle alakalı hususa gelince; bu, o
büyük gayenin husule gelebilmesi için Allah tarafından insana
lütfedilmiş bir prim ve bahşiştir.


3-) Gayesiz evlilikler meşrû sınırları zorlayacağından
bir Müslüman bu konuda oldukça hassastır. İzdivaçtaki hedef, Allah'ı
hoşnut ve Resûlullah'ı memnun edecek bir neslin yetiştirilmesi
olmalıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
Evlilikde aşk ciddiyetle yaşanılır..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Hanımlara Özel :: İslamda Kadın ve Erkek-
Buraya geçin: