Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı? Empty
MesajKonu: Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı?   Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı? I_icon_minitimeÇarş. Kas. 04, 2009 3:56 pm

Tesettür
münakaşalarında üç kavram, birbiriyle karıştırılıyor: Ayıp, suç ve
günah. Bir söz, bir hareket veya bir kıyafet toplumun değer hükümlerine
ters düşüyorsa ayıplanıyor. Kanuna aykırı ise, suç sayılıyor. Dine
muhalif ise, günah oluyor.

Bazı kimseler, kanuna aykırı olmayan bir şeyin günah da olmayacağını
zannederken, bazıları, “herkesin işlediği bir fiilin günahlıktan
çıkacağı” vehmine kapılıyorlar. Bunların her ikisi de fevkalâde yanlış
düşünceler.

Ayıp, hiçbir zaman gerçeğin ölçüsü olamaz. Fikir, düşünce ve
hareketlerini sadece çevrenin “ayıp” anlayışına göre düzenleyen
insanlar, şahsiyetlerini topluma feda etmiş, kalabalıklara esir
olmuşlardır.

Halbuki, toplumun her ayıpladığını “yanlış”, yahut her benimsediğini
“doğru” kabul etmek mümkün mü? Böyle olsa, insanın her toplulukta ayrı
bir şahsiyete bürünmesi, bukalemun gibi sık sık renk değiştirmesi
gerekmez mi?

Batılı bir düşünürün “insan aklının aczini” ortaya koyan şu ifadeleri,
bu meselemizi ne güzel izah eder: “Bir insanın, babasını yemesinden
daha korkunç bir şey düşünülemez; ama, eskiden bazı kavimlerde bu âdet
varmış. Hem de bunu saygı ve sevgilerinden yaparlarmış. İsterlermiş ki
ölü, böylelikle en uygun, en şerefli bir mezara gömülsün. Vücutları ve
hâtıraları içlerine, tâ iliklerine yerleşsin. Babaları sindirme ve
özümleme yolu ile kendi diri bedenlerine karışıp yeniden yaşasın. Böyle
bir inancı iliklerinde ve damarlarında taşıyan insanlar için, anasını,
babasını topraklarda çürütüp, kurtlara yedirmenin, en korkunç
günahlardan biri sayılacağını kestirmek zor değildir.”

Şimdi düşünelim: Etrafımızdaki insanların büyük çoğunluğu,yoğun
propagandalarla, böyle bir fikri benimsemiş olsalar, biz de toplum
ayıplamasın diyerek, babamızın etini mi yiyeceğiz? Demek ki, “ayıplama”
tamamen sübjektiftir; gerçeğe tesir edecek bir faktör değildir. Ayıp
telâkki ederek örtünmekten kaçınan hanımefendilerin iddiaları iki kısma
ayrılıyor: Birisi: “Örtünmemek niçin günah olsun?” şeklindeki itiraz.
Diğeri ise: “İslâm’da örtünmenin olmadığı” tarzındaki, şahsî kanaat.

Görünürde aralarında pek fazla bir fark yok gibi geliyor. Ama, gerçekte
her ikisi de birbirinden ayrı konular. “Örtünmekle de ne olacakmış,
insan örtünün içinde de yapacağını yapar.” gibi sözlerin sahiplerini
araştırırsanız, her defasında İslâm’ı layıkıyla bilmeyen veya bildiği
halde onun emirlerini yerine getiremeyen birisiyle karşılaşırsınız.

Bu insanlar, vicdanlarının derinliklerinde hissettikleri suçluluk
psikolojisinden kurtulmak için, böyle itirazlarda bulunuyorlar ve tövbe
edeceklerine, günahlarını meşru göstermeye kalkışıyorlar. Sanki diğer
insanları ikna etmekle, o sorumluluktan kurtulacaklarmış gibi. Halbuki,
bir fiil günah ise günah, değil ise değildir. Bunun tespitini
“kalabalıklar” yapamaz. Örtünme dinde varsa buna kimse “yok” diyemez.
Ama, hiç kimse de başkalarını bu hususta zorlama yoluna gitmemelidir.

Örtünmenin İslâm’da yeri olup olmadığı meselesine gelince, bu hususta
nice fetvalar mevcut. Lâkin günümüz Müslümanlarının bir kesimi,
fetvanın dindeki yerini lâyıkıyla bilmediklerinden, doğrudan doğruya
Kur’an-ı Kerîm’den âyetler takdim edecek ve bunların tefsirlerinden
bazı kısımları aynen aktaracağım.

Cenâb-ı Hak, Nûr Sûresinde Peygamberimize (asm.) hitaben şöyle buyuruyor:

“Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar,
ırzlarını korusunlar, ziynetlerini (süslerinin takılı olduğu yerleri)
açmasınlar. Zahir olanı (görünmesi zarurî olan yüz, el ve ayaklar)
müstesna. Baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar (göğüs ve
boyunlarını göstermesinler). Ziynetlerini (süs yerlerini) ancak şu
kimselere gösterebilirler: Kocalarına, yahut babalarına, yahut
kocalarının babalarına, yahut kendi oğullarına, yahut kendi erkek
kardeşlerine, yahut erkek kardeşlerinin oğullarına, yahut kız
kardeşlerinin oğullarına, yahut kendi kadınlarına (Müslüman kadınlara),
yahut ellerindeki memlûklere (cariyelere), yahut (şehvetsiz ve kadına)
ihtiyacı olmayan uyuntu kimselere, yahut henüz kadınların gizli
yerlerinin farkına varmamış olan çocuklara.” (Nûr Sûresi , 31)

Âyet-i kerime dikkatle okunduğunda, şu hususlar tespit edilebilir:

Birincisi: Hitabın mümin kadınlara olması. Yâni, örtünme kadınlar için
bir imân alâmeti ve sadece mümin kadınlara farz. Mümin olmayan bir
insan, İslâm’ın emir ve yasaklarından sorumlu değil. Yâni, bir kimse
öncelikle Allah’ın varlığını kabul edecek, Kur’an-ı Kerîm’i Onun kelâmı
ve Hz. Muhammed’i (asm.) Onun en son elçisi bilecektir ki, İlâhî emir
ve yasaklara muhatap olabilsin.

İkincisi: Harama bakmamanın sadece erkekler için değil, kadınlar için
de söz konusu olduğu. Üçüncüsü: “Ziynetlerin gösterilmemesi”.

Âyet-i kerimede geçen “ziynet” kelimesi üzerinde yapılan tefsirlerden birini, özet olarak arz edeyim:

“Ziynet, süs eşyası demek ise de, tek başına süs eşyasına bakmak
hiç kimse için haram olamayacağına göre, bundan murat, süs eşyalarının
takıldığı kulak, boyun, gerdan gibi yerlerdir. Âyette esas maksat tesettür
(örtünme) olduğuna ve hitap zengin-fakir bütün müminlere yapıldığına
göre, ziynet sadece süs eşyası olarak anlaşılsa, âyet sadece zenginlere
inmiş olur. Halbuki, hitap geneldir, “mü’min kadınlara da söyle.”
buyurulmaktadır. Bir başka önemli husus da şudur: Kadın için asıl
ziynet, süs eşyası değil, bu organların bizzat kendileridir. Yâni,
gösterilmesi haram kılınan boyun, gerdan gibi azalar kadın için ayrıca
birer ziynettirler.” (Hak Dini Kur’an Dili)

Dördüncüsü: Mümin kadınların başörtülerini, cahiliye kadınları gibi,
boyunlarına bağlayıp arkaya sarkıtmak yerine, başlarına örtmeleri ve
yakalarının üzerine vurmaları.

Bir diğer âyet-i kerimede ise, şöyle buyurulur:

“Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına
söyle, elbiselerinden giyip örtünsünler. İşte böyle giyinmeleri,
tanınıp da (cariyelerden, iffetsiz âdi kadınlardan fark edilip de)
eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Allah Gafur’dur (çok
bağışlayıcıdır), Rahîm’dir (çok merhametlidir).” (Ahzab Sûresi, 59)

Bu âyet-i kerimede, örtünme açıkça emredilmekte ve bu emrin hikmeti,
“mü’min kadınların diğer âdi kadınlarla karıştırılarak rahatsız
edilmemeleri, sarkıntılığa maruz kalmamaları ve ruhlarının eziyete
maruz olmaması” olarak beyan buyurulmakta.

Zafer Dergisi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bugün Ne Günah IsLedin ?
» Çok günah işleyipte Allah 'tan ümidini kesenler!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Hanımlara Özel :: İslamda Tesettür ve Başörtüsü-
Buraya geçin: