Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 *Örtü emri: Kişiliğin dişilikten öne alınması*

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

*Örtü emri: Kişiliğin dişilikten öne alınması* Empty
MesajKonu: *Örtü emri: Kişiliğin dişilikten öne alınması*   *Örtü emri: Kişiliğin dişilikten öne alınması* I_icon_minitimeÇarş. Kas. 04, 2009 4:08 pm

Namaz ne kadar farz ise, tesettür
de o kadar farzdır. Zekat ne kadar Allah'ın emri ise, örtünme de o
kadar Allah'ın emridir. Oruç ibadeti nasıl tüm semavi şeriatlarda
varsa, tesettür de tüm semavi şeriatlarda vardır. Ne ki illetleri farklıdır.


Namaz
içbükey bir talimatken, örtü dışbükey bir talimattır. Birincisinin
illeti Kur'an tarafından 'her türlü haddi aşma ve çirkin davranıştan
kişiyi uzaklaştırarak onda her davranışını gözetleyen bir Allah bilinci
oluşturmak' (29.45) şeklinde tanımlanmışken, ikincinin illeti 'iffetin
korunması için simge' ve 'tanınacak bir kimlik' (33.59)
oluşturmaktadır.


Bununla
amaçlanan, kadını toplumun içinde dişiliğiyle öne çıkan bir nesne
değil, kişiliğiyle öne çıkan bir özne kılmaktır. Dolayısıyla örtü emri,
kadının kişiliğinin bir parçası olan mahremiyetine yönelik ihlalleri
peşinen durduran bir önlem, kendisini dişiliğiyle değil kişiliğiyle
tanımladığını çevresine bildireceği bir iletişim biçimidir. Yani bir
kimlik ibrazı (en yu'rafne) yöntemidir.


Örtünmek
insânî ve dolayısıyla fıtrîdir. Bu nedenle hayvanlar örtünmezken
insanlar örtünürler. Dolayısıyla örtünme ve çıplaklık arasındaki
tercihi, İslamlıktan önce insanlık kriterlerine vurmak, dînî çerçeveden
önce insanî ve ontolojik çerçevede tartışmak gerekir.


Bu
bilindikten sonra, 'Örtünmenin sınırlarını kim belirleyecek? ' sorusu
gündeme gelir. Bu sorunun 'kişisel arzu, moda, gelenek, toplum, devlet,
inanç' gibi birden fazla cevabı olabilir. Bir insanı 'müslüman' olarak
nitelememize yol açan şey, onun 'Allah'a kayıtsız şartsız
teslimiyeti'dir. Bu teslimiyet, şu ön bilgiye/tasavvura dayanır: 'Beni
yaratan, beni herkesten çok iyi biliyor ve seviyor. O halde, onun bana
yaptığı öneriler, benim için en hayırlı olandır. Ben kendim için, onun
benim için seçip-beğendiğine razı ve teslim oldum.'


İşte
insanı müslüman kılan tasavvur budur. Bu tasavvurdan neş'et etmeyen bir
müslümanlık iddiası, Allah'a göre, sahte bir iddiadır. Esasen, müslüman
olmak söz konusu olduğunda, sizin kendinizi ne olarak tanımladığınız
değil, Allah'ın sizi ne olarak tanımladığı önemli ve belirleyicidir.
Bunu anlamak için de sizin müslüman tanımınızın Allah'ın müslüman
tanımıyla örtüşüp örtüşmediğine bakmanız yeterlidir.


Yukarıdaki
tasavvurdan neş'et eden imanıyla bir müslüman 'Örtünmenin sınırını kim
belirleyecek? ' sorusuna Allah'tan ve O'nun vahyinden bağımsız bir
cevap arayamaz. Çünkü bir davranışın 'İslamî' olması, referansının
Allah olmasıyla mümkündür. Eğer Kur'an örtünmenin sınırları konusunda
hükümler vaz etmişse, bu, müslüman olma iddiasındaki herkesi bağlar.
Tabii ki o kimse iddiasında samimiyse.


Samimiyetin
ölçüsü bellidir: Kitaba uymak. Samimi olmayanlara ise tek yol
kalmıştır: 'Kitabına uydurmak! ' Tarihin tüm samimiyetsizlerine
bakınız; kitabına uydurmayı kafaya koyduktan sonra, hangi emre karşı
mazeret, hangi yasağa kılıf bulunamaz ki? İnsan istedikten sonra; dinin
en temel kurallarının tam aksine 'fetva' verecek bir merci bulur. Hatta
bir inanç sistemini, onun esaslarını keyfi yoruma tabi tutarak, tam
tersi bir işleve büründürebilir.


Örtünme
emrinin estetik bir form olan kadın için, erkekten farklı yanları
olduğu aşikar. Bunun kadının dişiliğinin, kişiliğinin önüne
geçmemesi/geçirilmemesi için simgesel bir uyarı amacı taşıdığını
söylemiştik. Bu uyarının muhatabı, daha çok kadını nesneleştiren üçüncü
şahıslardır. Kadın tesettürünün başa taalluk eden kısmı, tesettürün
simgesel boyutunun zirveleşen kısmıdır.


Başın
örtülmesiyle ilgili Kur'anî talimatların pratikte ne demeye geldiğini
öğrenmek isteyen biri, bu ayetlerin Hz. Peygamber'in elleriyle
yoğurduğu bir hayatta nasıl uygulandığına bîgane kalamaz. Bu tıpkı,
dinin teorik kaynağı olan Kur'an'da yer alan 'Namazı dosdoğru kılınız!
' emrini yerine getirmek için dinin pratik kaynağı olan Peygamber'e
başvurma zorunluluğu gibidir. Eğer dinin teorik kaynağıyla olan
ilişkinizin, dinin pratik kaynağından bağımsız gerçekleşeceğini
düşünüyorsanız, bunun, balı kabul edip arının varlığını ve fonksiyonunu
inkar etmekten farksız olduğunu bilmelisiniz.


Bunun
adı, dini peygambersizleştirmektir. Sormazlar mı adama 'Bu kitap, sizin
başınıza gökten mi düştü? ' diye. Hiçbir peygamber 'iletişim aleti',
'ara kablosu' ya da 'postacı' değildir. Hz. Peygamber ise hiç değildir.
O, dinin ve imanın bir parçasıdır. Tıpkı bunun gibi, tesettür emri de Kur'an'ın bir emridir ve başörtüsü tıpkı namaz kadar, oruç kadar farzdır.


Eğer
peygambersiz düşünülürse, namazın da 'çaresine bakmak' mümkündür. Bu
durumda tartışılması gereken Kur'an ve onun getirdiği esaslar değil,
sizin İslam'la geçinmeye gönlünüzün olup olmadığıdır.


Kur'an
ve İslam yaşadığı sürece bu emir yaşayacaktır. Bu ülkede işgalci
Fransız'ların yapamadığını yapmaya çalışmak nafile bir uğraştır. Bu yüz
karası yasağın devamından, bu ülkeye zarar vermek isteyenler dışında,
kimsenin bir kazancı yoktur. Aksine ülke kan kaybetmektedir. Bu ülkenin
tesettürlü kızları, hicret ederek, yasağı aşarak, okumanın bir yolunu
bulurlar. Onlar yarın anne olacaklar, çocuk yetiştirecekler. Onların
çocukları bu ülkede yaşayacak; memurluk, askerlik, amirlik, tüccarlık,
yöneticilik yapacak. Geleceğin annelerinin, çocuklarına, kendilerine
kan kusturan elleri öpmelerini mi vasiyet edeceklerini sanıyorsunuz?


İslam'ı
islam yapan, onun insanlık için değişmez değerler getirmiş olmasıdır. O
bir dindir. Bir ideoloji, milletin ve devletin imkanlarını kullanarak
milletin dinine karşı bir savaş açarsa, bundan 'din' zarar görmez.
Çünkü bu ülke toptan dinden çıksa, Allah'ın ve onun dini olan İslam'ın
zerrece bir şeyi eksilmez. Fakat dindara zulmedilmiş olur ve bu savaşı
açanlar hem kendi ocaklarını, hem de başkalarının ocağını söndürmüş
olurlar.


MUSTAFA İSLAMOĞLU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
*Örtü emri: Kişiliğin dişilikten öne alınması*
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Hanımlara Özel :: İslamda Tesettür ve Başörtüsü-
Buraya geçin: