Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bir Ayet Bir tefsir

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Bir Ayet Bir tefsir Empty
MesajKonu: Bir Ayet Bir tefsir   Bir Ayet Bir tefsir I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:20 pm

"İnsanlardan
bazıları da Allah'tan başkasını eş, ortak edinir ve Allah'ı seviyor
gibi onları severler. İman edenlerin Allah'a muhabbeti ise daha sağlam
(ve daha fazladır)." (Bakara, 2/165)


Zannediyorum bu ayet-i kerime de şu külli hakikatı anlatıyor: Bir mümin
için iradî sevmelerde Allah sevgisinin üstünde hiçbir şey olmamalıdır.
Sevginin, tabiat haline gelip bütünüyle insan benliğini sarıp onu
deliye çevirmesi, zamanla hasıl olur ve insanın marifeti ölçüsündedir.
İradi sevgi bir alaka ve tercihdir ki;

"Sizden biri beni, ana-babası, evladı ve bütün insanlardan daha fazla
sevmedikçe iman etmiş (imanın kemal mertebesine ulaşmış) olamaz"1
hadisi bu kademeye işaret etmektedir. Aslında gerçek sevgi ve aşk da
böyle bir ilk adımla başlar. İnsan fıtrat ve tabiatı icabı sevmelere
gelince, yani insanın ana-babasını, çocuğunu, hanımını, malınıBir Ayet Bir tefsir Noktavs.
sevmesi, evet bunlara karşı sevgi de, muhakkak Allah'ın emrettiği
çerçeve içinde olması lazımdır. Aksi halde, Allah kulunu ya dünyada
çeşitli vesilelerle imtihana tabi tutar ve muaheze eder, ya da
ahirette. Hasılı, mü'min denge insanıdır. O bu dengeyi, hayatının her
lahzasında, hem de bir sürü başka arzu ve isteklerine rağmen korumak
zorundadır.

Evet, insanların bir kısmı, gözünde büyüttüğü kimseleri açıktan açığa
ilah kabul eder; "Rabbimiz, mabudumuz, tanrımız" der, onun
yaratmasından, sevk ve idaresinden dem vurur ve onu Hz. Mabud-u
Mutlak'ın yerine koymak isterlerBir Ayet Bir tefsir Nokta
kimileri de böyle bir duygu ve düşünceyi tasrih etmese de genel alaka,
münasebet, teveccüh ve bekleyişleriyle aynı şirki irtikab ederler.
Birincilerin anlayış ve tavırlarına sarih şirk denecekse,
ikincilerinkine zımni ve dolaylı yoldan şirk kabul edilebilir ki, ayet
bunlardan birinci kategoriye dahil olanları şiddetle zecretmekte,
diğerlerine de tembihte bulunmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Bir Ayet Bir tefsir Empty
MesajKonu: Geri: Bir Ayet Bir tefsir   Bir Ayet Bir tefsir I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:20 pm

Nahl61.
Ve eğer Allah Teâlâ insanları zulümleri sebebiyle cezalandıracak olsa
idi yeryüzünde hiç bir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir
zamana kadar erteliyor. Onların ecelleri geldiği vakit ise onlar ne bir
saat geri kalabilirler, ve ne de öne geçebilirler.
61. Bu mübarek âyetler, azabı hak edenlerin deral azaba uğramamalarının
hikmetine işaret ediyor, belirlenen zamanı gelince derhal hayattan
mahrum kalacaklarını bildiriyor. Allah'ın şanına lâyık olmayan şeyleri
Cenab-ı Hak'ka isnat etmek cüretinde bulunanların o bâtıl
itikatlarından dolayı nasıl bir azaba uğrayacaklarını ihtar ediyor. Son
Peygamber Hz. Muhammed'e teselli için ondan evvelki ümmetlerin
durumlarını ve Kur'an-ı Kerim'in inişindeki fa ideleri, gayeleri beyan
buyurmaktadır. Şöyle ki: Kerem sahibi Yaratıcı insanlık hakkında, lütuf
ve rahmetini göstermek ve insanların hareketlerini düzeltebilmeleri
için kendilerine bir mühlet ihsan buyurmaktadır. (Ve eğer Allah Teâlâ),
böyle bir lütufta bulunmayıp (insanları zulümleri sebebiyle) küfürleri,
isyanları yüzünden (cezalandıracak olsa idi) hepsini de derhal
yaşamaktan mahrum bırakırdı. (Yer yüzünde hiç bir canlı bırakmazdı)
hepsi de o zalimlerin uğursuzlukları yüzünden helak olur giderlerdi.
(Fakat onları) Cenab-ı Hak lütuf ve Keremi ile (takdir edilen bir
zamana kadar) takdir buyurmuş olduğu ecellernin sonuna, ömürlerinin
nihayetine kadar (tehir eder) onlara mühlet vermiş olur (onların
ecelleri geldiği vakit ise) artık onlar ecellerini (ne bir saat
geriletebilirler) bir dakika daha olsun yaşıyamazlar (ve ne de öne
geçebilirler) daha ecelleri gelmeden bir saniye bile evvel ölüp
gidemezler, ömürlerini kısalmaya kadir olamazlar. Binaenaleyh insanlar
bunu düşünmelidirler, daha hayatta iken kaybedileni kazanmaya
çalışmadırlar, hallerini güzelce ıslah edip kendilerini istikbalin
müthiş azaplarına uğratmış olmamalıdırlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Bir Ayet Bir tefsir Empty
MesajKonu: Geri: Bir Ayet Bir tefsir   Bir Ayet Bir tefsir I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:21 pm

Bismillahirrahmanirrahim.

İsra Sûresi’nde “İnsan, hayra dua eder gibi şerre dua eder; çok acelecidir insan” buyrulur.

Bazen iyilik istediğimizi zannederek kötülüğü isteriz. Başka bir ayet-i
kerimede de “hayır zannettiğiniz şer olabilir; şer zannettiğiniz hayır
olabilir” buyrulmaktadır. Demek ki, kulun baktığı yerden bakınca ve
acele edip sonunu beklemeyince şer zannedilebilecek bazı şeylerin;
Allah’ın baktığı yerden bakınca ve sabredince hayır olduğu
görülecektir.

Bedir Savaşı’na Hz. Muhammed’in baktığı yerden bakarsanız “Büyük Bedir
Gazvesi” dersiniz; Ebu Cehil’in baktığı yerden bakarsanız “ayak
takımının şerefli kimseleri alt ettiği tarihte ilk kez görülen bir şey
değildir” dersiniz.

Firavun’un baktığı yerden bakarsanız; sihirbazların Hz. Musa’ya uyarak,
istikballerini mahvetmiş ve feci şekilde can vermiş olduklarını
görürsünüz. Hz. Musa ve Hz. Harun’un baktığı yerden bakarsanız ebedí
hayatlarını kurtarmış ve şehit olmuş olduklarını görürsünüz.

Demek ki değer yargınız, nereden baktığınıza göre değişir. Müslüman
kadının örtünmesine Allah’ın baktığı yerden bakarsanız özgürlüğünü ve
kişiliğini pekiştirdiğini göreceksiniz. Başka bir yerden bakınca
özgürlüğünün kısıtlandığını, şahsiyetinin zedelendiğini
vehmedeceksiniz.

“İnsanların çoğu”nun baktığı yerden bakarsanız, inancından taviz
vermediği için okulundan atılan, işinden kovulan ya da rahatsız edilen
mü7minlere “mağdur” ve “mağdure” deyivereceksiniz. Allah’ın baktığı
yerden bakarsanız onların ödüllendirilmiş olduklarını göreceksiniz.
Sınavda başarılı olduklarını göreceksiniz. “Mü’minlerden Allah’a
verdikleri söze sadık kalan yiğitler vardır. Kimi sözünü yerine
getirmiş, kimisi de hazır beklemektedir. (Sözlerini) asla
değiştirmemişlerdir.” Ayet-i kerimesine masadak olduklarını
göreceksiniz.

Allah’ın baktığı yerden bakarsanız, bugün musibet gibi görünen
engellenmelerin, mahrumiyetlerin, mağduriyetlerin aslında mazhariyet
olduğunu apaçık göreceksiniz. İnananların birtakım sıkıntılara uğradığı
dönemlerde asıl üzülmesi gerekenler, başına hiçbir şey gelmediğini
sananlar olmalıdır. Asıl, başına “iş” gelmiş olanlar, başına hiçbir
“iş” gelmediğini sananlardır. Başına ufak da olsa bir musibet gelen
Müslüman, sevinmeli; “elhamdulillah ya Rabbi, şükürler olsun, benim de
ayağıma küçük bir taş değdi” diye sevincinden ağlamalıdır.

Allah’a inandığım gibi inanıyorum, ahiret gününe inandığım gibi
inanıyorum ki: Bugün mağdur ve mağdure olarak nitelendirilen
kardeşlerimiz; sınavdan başarı ile çıkmışlarsa; sadece ahirette değil,
bu dünyada da ödüllendirileceklerdir. Cenab-ı Alla, kendisine inanan ve
güvenenleri, bugün üzerinde bulundukları hal üzere bırakacak değildir.
Bugün mağdur ve mağdure diye nitelendirilen kardeşlerimizi takip etmeye
devam edeniz. Üç beş yıl içinde dünyada da gıpta edilecek konumlarda
olduklarını göreceksiniz. Allah’ın baktığı yerden bakmayı deneyin.

Son olarak, Allah’ın baktığı yerden bakmaya Efendimiz (sav)’in hayatından bir örnek:

Hz. Aişe (ra) bir grup sahibiye anlatıyor:

- Bir defasında evde beslediğimiz koyunu kesmiştik. Efendimiz koyunun
etini pay ediyor ve “bunu filana, şunu filancaya” gönder diyordu ve bu
işi karanlıkta yapıyorduk.

Dinleyenlerden biri soruyor:

- Ya Aişe, niçin kandil yakmıyordunuz?

Hz. Aişe’nin cevabı:

- Yağ bulsaydık yakacağımıza yerdik!

Sonra anlatmaya devam ediyor:

- Bütün eti pay edip dağttıktan sonra geriye sadece kürek kemiği kalmıştı.

Efendimiz bana sordu:

- Ya Aişe, bize ne kaldı?

- Ya ResulBir Ayet Bir tefsir Allah, gördüğünüz gibi, bize sadece kürek kemiği kaldı.

Allah’ın baktığı yerden bakan ve bu bakışı öğretmek isteyen Efendimiz (sav)’in cevabı:

- Hayır ya Aişe, kürek kemiği dışındakiler bize kaldı!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Bir Ayet Bir tefsir Empty
MesajKonu: Geri: Bir Ayet Bir tefsir   Bir Ayet Bir tefsir I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:21 pm

En'am/108-
Onların ALLAH'tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki, onlar da
bilmeyerek sınırı aşıp ALLAH'a sövmesinler. Biz, her ümmete yaptıkları
işi böyle süslü gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. O, onlara ne
yaptıklarını haber verir.


Ey müminler, ALLAH'tan başkasına yalvaranlara, tapanlara sövüp de
cahillikle atılarak ALLAH'a sövmelerine sebep olmayın. Yani onlara
taptıkları, kendilerince hürmet ettikleri şeyleri karıştırarak mesela
"kahrolsun taptığınız" veya "dini şöyle böyle" gibi bir sövme ve
küfretmekle hitap ederek söğerseniz, vicdanlarına, hissiyatlarına
basmış olursunuz. Onlar da kızarak ve bilgisizliklerinden dolayı
ayniyle karşılık verdikleri zannında bulunarak, "biz de sizinkine"
diye, sizin söylediklerinizi iade eder ve bunun ona denk olmadığını
bilmezler ve bu şekilde hak sınırını aşarak ALLAH'a sövmüş olurlar. Ve
siz bu küfretmeye sebep olmuş olursunuz. Şu halde siz onların
küfürlerine, şirklerine söveceğiz diye böyle küfretmeye sebep olmayın.

Küfretme ve sövme, genelde ahlâka uygun bir şey olmadığı gibi, aslı
itibariyle batılı, küfrü hakir görmek ve değersiz göstermek gibi meşrû
ve güzel sayılmış da olsa, böyle küfretmeye ve küfrün artmasına sebep
olacak olan sövme ve küfretmeye sebeb olmak sûretiyle bir küfür
demektir. Bundan dolayıdır ki, Fıkıh kitaplarında, her kim olursa
olsun, dinine küfretmek elfâz-ı küfür (küfür lafızların)den sayılmıştır.

Hasılı, herhangi bir milletin, ne kadar batıl olursa olsun mukaddes
saydıkları şeylere sövmekten sakınmalıdır. Biz, böyle her ümmete
amelini süslemişizdir. Kimisinin iyiliğine başarı, kimisinin kötülüğüne
alçaltma olmak üzere her birine çeşitli duygular, karekterler, zevkler,
telakkiler vererek yaptıklarını hoş göstermişizdir. İşin aslı hayır
olsun, şer olsun, küfür olsun, iman olsun, taat olsun, isyan olsun,
hepsi, yaptıklarını beğenerek, güzel kabul ederek yaparlar. Ve
sevdiklerini müdafaa etmek için heyecanlara düşerler. Hoşlanıp
hoşlanmamak gibi duygular isteğe bağlı değil zorlamakladır. Gerçek ve
hayrın yolu, sırf zevk ve duygularda değil, yukarda açıklandığı üzere
basiretlerdedir.

Basireti bırakıp da yalnız zevk, süs ve duyguların arkasından gidenler,
birçok kötü şeyleri iyi kabul ederek yapmaya mecbur olurlar. ALLAH,
onları yanlış telakkilerinden korumaz, tersine kendilerine iyiyi kötü,
kötüyü iyi gösterir. Hepsi yaptığını kendi lehine iyi yapıyorum diyerek
yapar. Fakat yalnız onların değer yargılarıyla ve özellikle ALLAH'ın
rızasını gözetmeyip yalnız süse, zevke uyan telakkileriyle ve yalnız
kendi hoşlanmalarına dayanan amelleriyle iş bitmez. Sonra dönüşleri,
müracaatları, hepsinin Rabb'ı, işin sahibi olan ALLAH Teâlâ'da biter. O
süsün ilk neşesi geçer, nöbet sonuna, neticelerine gelir. O ilk oluşun
bir son oluşu, öldükten sonra bir dirilmesi ve o zaman âlemlerin
Rabbi'nin huzurunda bir dikilmesi vardır. O zaman âlemlerin Rabb'i
onların önce yaptıkları amellerinin ne olduğunu kendilerine derhal
haber verir. O günde süslü görüp beğenerek yapmayı âdet haline
getirdikleri işlerin süslü mü, süssüz mü, acı mı, tatlı mı, güzel mi,
çirkin mi, ne olduğunu sonunda anlarlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Bir Ayet Bir tefsir Empty
MesajKonu: Geri: Bir Ayet Bir tefsir   Bir Ayet Bir tefsir I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:21 pm

بســـم الله الرحمن الرحيم

لَهُم مِّن جَهَنَّمَ مِهَادٌ وَمِن فَوْقِهِمْ غَوَاشٍ وَكَذَلِكَ نَجْزِي الظَّالِمِينَ


A'raf Suresi 41 Ateşten Döşekler

41 - Onlar için cehennemden bir döşek ve üstlerinde de (ateşten) örtüler vardır. Zalimleri işte böyle cezalandırırız.


ALLAH (c.c), önceki ayette suç işlemeyi adet edinen, ALLAH (c.c)’a
iftira eden, O’na şirk koşan, insanlara haksızlık yapan kafirlerin
cennete asla giremeyeceklerini bildirmişti.

Bu ayette ise kafirlerin cehennemde barınacağı yer hakkında detaylı
bilgi vermekte ve iyice idrak edebilmemiz için hallerini gözümüzün
önünde adeta canlandırmaktadır.

“Onlar için cehennemden bir döşek ve üstlerinde de (ateşten) örtüler vardır.”

ALLAH (c.c), ayetin bu kısmında şöyle buyurmaktadır:

“ALLAH’ın yaratıcı, emir verici ve ibadete layık tek ilah olduğunu,
gönderdiği nebilerinin doğruluğunu, ahiret ve hesap gününün varlığını
isbat eden ve ayetlerini yalanlayan, bu ayetlerin hükümlerini
hayatlarının her yönünde uygulamaya yanaşmayanlara böyle yapmalarına
karşılık olarak ahiret gününde, üzerinde yatacakları cehennem
ateşin-den bir döşek ve üzerlerine örtecekleri yine cehennem ateşinden
örtüler verilecek, böylece cehennem ateşi her taraflarını
kaplayacaktır.”

ALLAH (c.c) bu konuyla ilgili olarak başka ayetlerde şöyle buyurmuştur:

“Muhakkak ki o, onların üzerine kilitlenecektir.” (Hümeze:

“Muhakkak ki cehennem, kafirleri çepeçevre kuşatmıştır.” (Tevbe: 49)

“Onların üstlerinde ateşten tabakalar vardır. Altlarında da (ateşten)
tabakalar vardır. İşte böylece ALLAH, onunla kullarını korkutur. Ey
kullarım, korkun!” (Zümer: 16)

“Zalimleri işte böyle cezalandırırız.”

ALLAH (c.c), ayetin bu kısmında şöyle buyurmaktadır:

“İşte böyle bir cezayı ancak ALLAH’a şirk koşanlara, kötü ameller
işleyerek kendi nefsine ve haklarına tecavüz ederek insanlara
zulmedenlere veririz.”

Bu ayette geçen “zalimler”den kasıt; ALLAH’ın ayetlerini yalanlayan, onları hayatlarına uygulamaya yanaşmayan kafirlerdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
Bir Ayet Bir tefsir
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İnsan Hakkındaki TEFSİR
» Ayet
» Efendimizi Ağlatan Ayet...!
» nisa süresi 64. ayet peygambere itaat
» Ayet-el Kûrsi’deki Sırlı Mana

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Rehberimiz Kur'ani Kerim :: Tefsir-
Buraya geçin: