VAHİD
Tek olan, Zatında, sıfatlarında, işlerinde, isimlerinde, hükümlerinde, asla ortağı veya benzeri, dengi bulunmayan Sizin ilahınız
tek bir ilahtır; O'ndan başka ilah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir (bağışlayan ve esirgeyendir). (Bakara Suresi, 163)
Allâh'ın büyüklüğünü kavrayamayan insanlar yüzyıllardır Allâh'a denk güçler bulmaya çalışmışlar ve bunun sonucunda gözlerinde yücelttikleri şeylere tapmışlardır. Kimisi çok parlak ve güçlü gördüğü için Güneş'i daha üstün tutmuş ve ona tapmış, kimisi de yıldızların önünde eğilmiştir. Hatta bazıları tüm acizliklerine rağmen, kendilerinin de güç sahibi olduklarını söyleme cesaretini göstermişlerdir. Kuran'da Hz. İbrahim'le Allâh'ın gücü ve birliği konusunda tartışan kişi bu konuya verilebilecek en vurucu örnektir. Hz. İbrahim ise Allâh'a kimsenin ortak olamayacağını şöyle bir örnekle ispat etmiştir:
Allâh, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim'le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: "Benim Rabbim diriltir ve öldürür" demişti; o da: "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman) İbrahim: "Şüphe yok, Allâh Güneş'i doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o inkarcı böylece afallayıp kalmıştı. Allâh, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. (Bakara Suresi, 258)
Allâh'tan başka ilahlar edinmek, yalnızca geçmişte yaşayan insanlara mahsus bir akılsızlık değildir. Günümüzde de pek çok insan Allâh'a ortak koşarak, O'nun eşinin ve benzerinin olamayacağını inkar eder. Bu kimseler belki görünürde Güneş, yıldızlar vs. gibi birer put edinmemişlerdir; ama onlar da kendileri gibi aciz olan diğer insanlara veya değer verdikleri metalara (zenginlik, güzellik, güç vs.) taparlar. Örneğin, tüm yaşamlarını zenginlik, mal-mülk edinmek uğruna harcar ve bu arada Allâh'ın kendilerinden razı olup olmadığını hiç düşünmezler. Allâh'ı insanlarla, diğer varlıklarla veya metalarla eş tutarlar ki bu da apaçık bir şirktir.
Allâh yaratandır. Kimse Güneş'i batıdan getiremez, kimse uzayda olağanüstü bir hızla genişleyen kainatı durduramaz, kimse göğü ve yeri tutamaz ve kimse yoktan bir insan yaratamaz. Bunları ancak kainatta tek olan ve eşi olmayan Allâh yapar. Yaratan'la yaratılan ise asla eşit değildir. Kuran'da şirk koşulanların acizliğinden şöyle bahsedilir:
Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allâh'ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için biraraya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. (Hac Suresi, 73)
. Yoksa Allâh'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allâh, herşeyin yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır. (Rad Suresi,16)
. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allâh'ın elçisi ve kelimesidir. Onu ('OL' kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur. Öyleyse Allâh'a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır. Allâh, ancak bir tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. Vekil olarak Allâh yeter. (Nisa Suresi, 171)