Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Biz Efendimiz'e borçluyuz...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Miss-Yigido
Admin
Miss-Yigido


Mesaj Sayısı : 431
Kayıt tarihi : 02/11/09
Yaş : 31
Nerden : HoLLanda / Zaandam

Biz Efendimiz'e borçluyuz... Empty
MesajKonu: Biz Efendimiz'e borçluyuz...   Biz Efendimiz'e borçluyuz... I_icon_minitimeCuma Kas. 06, 2009 1:04 pm

Her fırsatta, Peygamber Efendimiz'e (aleyhissalatu vesselam) salât u selam getirmemiz ona karşı vefamızın gereğidir. Çünkü salât u selamlarla onu her anışımız, hem onun peygamberliğini bir tebrik, hem getirdiği saadet-i ebediye müjdesine karşı bir teşekkür ve hem de bildirdiği fermanlara itaatimizi ve biatımızı yenilememiz manasına gelmektedir.

Evet, Efendiler Efendisi'ne salât u selam okumakla, ahd-ü peymanımızı yenilemiş, ümmeti arasına bizi de dâhil etmesi isteği ile kendisine müracaat etmiş oluyoruz. "Seni andık, Seni düşündük; Allah Teala'ya Senin kadrini yüceltmesi için dua ve dilekte bulunduk." demiş ve "Dahîlek ya Resûl - Bizi de nurlu halkana al ey Allah'ın Resûlü!" talebimizi tekrar ederek onun engin şefkat ve şefaatine sığınmış oluyoruz. Dolayısıyla, salât u selama Efendimiz'den daha çok biz muhtaç bulunuyoruz. Ona müracaatımızla mevcudiyetini, büyüklüğünü kabullenmiş ve küçüklüğümüzü, hiçliğimizi ilan etmiş; aczimiz ve fakrımızla beraber, şiddetli ve çok büyük bir günün endişesiyle melce ve mencâ olarak Resûl-i Ekrem'e dehâlet etmiş, arz-ı ihtiyaç ve arz-ı halde bulunmuş oluyoruz.

Bildiğiniz gibi, "salât", tebrik, dua, istiğfar, rahmet gibi anlamlara gelmektedir. Salât kelimesinin çoğulu "salavât" gelir. Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Allah ve O'nun melekleri Peygamber'e hep salât ederler. Ey mü'minler, siz de Ona salât (ve dua) edin ve samimiyetle selam verin." (Ahzab, 33/56) Bu âyeti kerimeyle, Peygamberimiz'e salât ve selamlar getirerek hürmetlerini arz etmek her Müslüman'ın yapması gerekli olan bir görevdir. Her Müslüman en azından "Allahümme salli alâ Muhammed - Allah'ım rahmet ve bereketin Efendimiz Hazreti Muhammed üzerine olsun." diyerek salât getirmek mecburiyetindedir.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Yanında benim adım anılıp da bana salât getirmeyen kişinin burnu sürtülsün, hakarete uğrasın." buyurmuştur. Bununla beraber, Peygamberimiz'in ismi her işitildiğinde veya anıldığında salât getirilip getirilmeyeceği hususunda; bazı âlimler, "Bir yerde, Hz. Peygamber'in adı ne kadar anılırsa anılsın bir defa salât edilmesi yeterlidir." derken, âlimlerin çoğunluğu ise, "Efendimiz'in mübarek adı her anıldığında salât u selam getirilmesi gereklidir." demiştir. Bazıları, insanın, ömründe bir kere salât u selam getirmesinin vâcib olduğunu söylerken, İmam Şâfi gibi kimseler de nâm-ı celil-i Muhammedî ne zaman anılırsa anılsın hemen salât u selamla O'na senâda bulunmak gerektiği kanaatindedirler.

Nitekim hadis ilmiyle uğraşanlar, hadisleri rivayet ederken, O'nun adı ne kadar çok anılırsa anılsın, her anılışında, "Sallu aleyhi ve sellem" diyerek hürmet ve vefalarını ifade etmişlerdir. Hatta bazı yerlerde, ezanda Efendimiz'in ism-i şerifi de anıldığı, "Eşhedu enne Muhammeden Resûlullah" dendiği için, ezandan sonra da salât u selam okuna gelmiştir. Erzurum da bu yerlerden birisidir. Orada da, ezanı müteakip "es-Salâtu ve's-selamu aleyke ya Resûl, es-salâtu ve's-selamu aleyke ya Habîb, es-salâtu ve's-selamu aleyke ya hateme'n-nebiyyîne" şeklinde salât okurlar. Aslında, ezan kelimelerinin içinde böyle bir salât u selam yoktur, fakat bir vefa borcu olarak söylerler.

O'nun caddesinden başka yol yok

Evet, salât u selam meselesine bir vefa borcu nazarıyla bakmak lazım. Biz Efendimiz'e karşı borçluyuz. Allah, bazılarımız için ağır gelebilecek şekilde her an o borcu ödüyor olma şuuru içinde bulunmakla bizi mükellef kılmamış. Hayatımızın her saniyesinde O'nu hatırlıyor olma, O'na hiç durmadan salât u selam getirme teklifinde bulunmamış. Fakat biz zaten O'nun getirdiği dinin hükümlerine riayet ettiğimizde bir yönüyle O'na karşı medyuniyetimizi de sürekli ve fasılasız dile getirmiş oluyoruz.
Günde beş defa minarelerimizden olduğu gibi gönüllerimizden de yükselen ezanımızı düşünün her namaza yürüyüşümüzde,

"Gök nûra gark olur nice yüz bin minareden,
Şehbâl açınca rûh-u revân-ı Muhammedî;
Ervah cümleten görür "Allahu Ekber"i,
Aks eyleyince arşa lisân-ı Muhammedî." (Yahya Kemâl)

sözlerinin hakikatini seslendiriyor ve önce ezanla vefamızı ilan ediyoruz. Zât-ı Ulûhiyet'in yanında Efendimiz'in nâm-ı celîlini de anıyoruz. "Lâ ilahe ill"ın, "Muhammedün Resûlullah"tan ayrılamayacağını, şehadetin ancak ikisini beraber söylemekle gerçekleşmiş olacağını gösteriyoruz. Üstad Hazretleri'nin de Mektubât'ta belirttiği gibi, kelime-i şehadetin iki kelâmının birbirinden ayrılamayacağını, onların birbirini tazammun ve isbat ettiğini, biri birisiz olmayacağını ifade ediyoruz. Evet, madem Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselâm) Hâtemü'l-Enbiya'dır, bütün enbiyanın vârisidir. Elbette O, bütün vusûl yollarının başındadır.

O'nun cadde-i kübrâsından hariç hakikat ve necat yolu olamaz. Umum ehl-i marifetin ve tahkikin imamları, Sadi-i Şirazî gibi derler: "Ey Sâdî! Muhammed'i (sallu aleyhi ve sellem) örnek almadan bir kimsenin selâmet ve safâ yolunu bulması imkânsızdır."

Özetle:
1 - Salât u selamlarla Efendimiz'i her anışımız, hem peygamberliğini bir tebrik, hem getirdiği müjdeye bir teşekkür ve hem de bildirdiği fermanlara itaatimizi bildirme manasına gelmektedir.
2 - Salât u selama Efendimiz'den daha çok biz muhtacız. Ona müracaatımızla büyüklüğünü kabullenerek, aczimiz ve fakrımızla beraber arz-ı halde bulunmuş oluyoruz.
3 - Zât-ı Ulûhiyet'in yanında Efendimiz'i de anıyoruz. "Lâ ilahe ill"ın, "Muhammedün Resûlullah"tan ayrılamayacağını, şehadetin ancak ikisini söylemekle gerçekleşeceğini gösteriyoruz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://Www.SivaSDeStani.Com
 
Biz Efendimiz'e borçluyuz...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Peygamber Efendimize Mektup

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Hz. Peygamber Efendimiz :: Peygamber Efendimiz (S.A.V)-
Buraya geçin: