Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve önemi??

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Hadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve önemi?? Empty
MesajKonu: Hadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve önemi??   Hadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve önemi?? I_icon_minitimeSalı Kas. 03, 2009 1:52 am

"Hz.
Peygamber (s.a.s)'in sözleri, fiilleri, takrirleri ile ahlâkî ve beşerî
vasıflarından oluşan sünnetinin söz veya yazı ile ifade edilmiş şekli.
Bu mânâda hadis, sünnet ile eş anlamlıdır,


Hadis
kelimesi, "eski"nin zıddı "yeni" anlamına geldiği gibi, söz ve haber
anlamlarına da gelir. Bu kelimeden türeyen bazı fiiller ise haber
vermek, nakletmek gibi anlamlar ifade eder. Hadis kelimesi, Kur'ân'da
bu anlamları ifade edecek biçimde kullanılmıştır. Sözgelimi, "Demek
onlar bu söze (hadis) inanmazlarsa, onların peşinde kendini üzüntüyle
helak edeceksin" (el-Kehf, 18/6) âyetinde "söz" (Kur'ân); "Musa'nın
haberi (hadîsu Musa) sana gelmedi mi?" (Tâhâ, 20/9) ayetinde "haber"
anlamına gelmektedir. "Ve Rabbinin nimetini anlat (fehaddis)" fiili de
"anlat, haber ver, tebliğ et" anlamında kullanılmıştır.


Hadis
kelimesi zamanla, Hz. Peygamber'den rivayet edilen haberlerin genel adı
olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kelime, bizzat Rasûlullah (s.a.s)
tarafından da, bu anlamda kullanılmıştır. Buhârî'de yeralan bir hadîse
göre Ebû Hüreyre, "Yâ Rasûlullah, kıyamet günü şefâatine nail olacak en
mutlu insan kimdir?" diye sorar.


Hz.
Peygamber şöyle cevap verir: "Senin "hadîse" karşı olan iştiyakını
bildiğim için, bu hadis hakkında herkesten önce senin soru soracağını
tahmin etmiştim. Kıyamet günü şefaatime nail olacak en mutlu insan, "La
ilahe illHadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve önemi?? Allah" diyen kimsedir" (Buhârî, ilim; 33).


Hadisin Dindeki Yeri ve Önemi:

Rasûlullah
(s.a.s), Allah'tan aldığı vahyi yalnızca inanlara aktarmakla kalmamış,
aynı zamanda onları açıklamış ve kendi hayatında da tatbik ederek
müşahhas örnekler hâline getirmiştir. Bu nedenle O'na "yaşayan Kur'ân"
da denilmiştir. İslâm bilginleri genellikle, dinî konularla ilgili
hâdislerin Allah tarafından Hz. Peygamber'e vahyedilmiş olduklarını
kabul ederler; delil olarak da, "O (Peygamber), kendiliğinden konuşmaz;
O'nun sözleri, kendisine inderilmiş -vahiyden başkası değildir"
(en-Necm, :3-4) âyetini ileri sürerler. Ayrıca, "Andolsun ki; Allah,
mû'minlere büyük lütufta bulundu. Çünkü, daha önce apaçık bir sapıklık
içinde bulunuyorlarken, kendi araladan, onlara kitap ve hikmeti öğreten
bir elçi gönderdi" (Âlu Irnrân, 3/164) âyetinde sözü edilen "hikmet"
kelimesinin, "sünnet" anlamında olduğunu da belirtmişlerdir. Nitekim,
Hz. Peygamber ve O'nun ashabından nakledilen bazı haberler de, bu
gerçeği ortaya koymaktadır.


Rasûlullah'tan
(s.a.s) şöyle rivayet edilmiştir: "Bana kitap (Kur'ân) ve bir de onunla
birlikte, onun gibisi (sünnet) verildi" (Ebû Dâvûd, Sünen, II, 505).
Hassan İbn Atiyye, aynı konuda şu açıklamayı yapmıştır: "Cibrîl (a.s.)
Rasûlullah (s.a.s)'e Kur'ân'ı getirdiği ve öğrettiği gibi, sünneti de
öylece getirir ve öğretirdi" (İbn Abdilberr, Câmiu'l Beyâni'l-ilm, II,
191).


Yukarıda
zikredilen âyet ve haberlerden de anlaşılacağı gibi, Kur'ân ve hadîs
(daha geniş ifadesiyle sünnet), Allah (c.c.) tarafından Rasûlullah
(s.a.s.)'a gönderilmiş birer vahiy olmak bakımından aynıdırlar. Şu
kadar var ki; Kur'ân, hadîsin aksine, anlam ve lâfız yönünden bir
benzerinin meydana getirilmezliği (i'câz) ve Levh-i Mahfûz'da yazı ile
tesbit edildiği için, ne Cibrîl (a.s.)'in ve ne de Hz. Peygamber'in,
üzerinde hiçbir tasarrufları bulunmaması noktasında hadîsten ayrılır.
Hadîs ise, lâfız olarak vahyedilmediği için, Kur'ân lâfzı gibi mu'ciz
olmayıp, ifade ettiği anlama bağlı kalmak şartıyla sadece mânâ yönüyle
nakledilmesi caizdir.


Hz.
Peygamber'den hadîs olarak nakledilen, fakat daha ziyade, O'nun (s.a.s)
sade bir insan sıfatıyla, dinî hiçbir özelliği bulunmayan, günlük
yaşayışıyla ilgili sözlerinin, yukarıda anlatılanların dışında
kaldığını söylemek gerekir. O'nun (s.a.s.) bir insan sıfatıyla hata
yapabileceğini açıklaması (Müslim, Fedâil, 139-140-141) bunu gösterir.
Nitekim bazı ictihadlarında hataya düşmesi, bu konularda herhangi bir
vahyin gelmediğini gösterir. Ancak bu hataların da, bazan vahiy yolu
ile düzeltildiği unutulmamalıdır.


Vahye dayalı bir fıkıh kaynağı olarak hadis, Kur'ân karşısındaki durumu ve getirdiği hükümler açısından şu şekillerde bulunur:

1. Bazı
hadisler, Kur'ân'in getirdiği hükümleri teyid ve tekit eder. Ana-babaya
itaatsizliği, yalancı şahitliği, cana kıymayı yasaklayan hadisler
böyledir.


2. Bir
kısmı hadisler, Kur'ân'ın getirdiği hükümleri açıklar, onları
tamamlayıcı bilgiler verir. Kur'ân'da namaz kılmak, haccetmek, zekât
vermekHadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve önemi?? Nokta. emredilmiş, fakat bunların nasıl olacağı belirtilmemiştir. Bu ibadetlerin nasıl yapılacağını hadislerden öğreniyoruz.


3. Bazı
hadisler de, Kur'ân'ın hiç temas etmediği konularda, hükümler koyar.
Hadîsin başlı başına müstakil bir teşri' (yasama) kaynağı olduğunu
gösteren bu tür hadislere, ehlî merkeplerle yırtıcı kuşların etinin
yenmesini haram kılan, diyetlerle ilgili birçok hükmü belirten hadislerHadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve önemi?? Nokta. örnek olarak verilebilir.


Buraya
kadar anlatılanlar, hadîsin (sünnet) İslâm dinindeki önemli yerini
gözler önüne sermektedir. Din açısından, Kur'ân'dan hemen sonra gelen
bir hüküm kaynağı olarak hadislere gereken önemin verilerek Hz.
Peygamber'in sünnetine uyulması, başta Allah (c.c.) olmak üzere, O'nun
Rasülü Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından da çok kesin ifadelerle
emredilmiştir. Bu konuda Kur'ân'da şu ayetlere yer verilmiştir: "Ey
Peygamber de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyunuz ki; Allah da
sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın" (Âlu imrân, 3/31);


"Ey
Peygamber de ki: Allah'a pevgamber'e itaat ediniz. Eğer yüz
çevirirseniz, biliniz ki Allah kâfirleri sevmez" (Âlu Imran, 3/32;


"Allah'a ve Peygamberlere itaat ediniz, umulur ki rahmet olunursunuz" (Âlu İmrân, 3/132);

"Peygamber size neyi getirmişse onu alın, neyi yasaklamışsa ondan sakının" (el-Haşr, 59/7).

Görüldüğü
gibi bu âyetlerde, Rasûlullah (s.a.s)'e itaat, Allah'a (c.c.) itaat ile
birlikte emredilmiş, hatta Peygamber (s.a.s)'e itaatin Allah'a (c.c.)
itaat demek olduğu açıkça belirtilmiştir.


Rasûlullah
(s.a.s) da bir hadîsinde: "Şunu kesin olarak biliniz ki, bana Kur'ân ve
onunla beraber onun bir benzeri (sünnet) daha verilmiştir. Karnı tok
bir halde rahat koltuğuna oturarak;' Şu Kur'an'a sarılın; O'nda neyi
helâl görürseniz onu helâl, neyi koram görürseniz onu da haram kabul
ediniz' diyecek bazı kimseler gelmesi yakındır. Şüphesiz ki, Allah
Rasûlünün haram kıldığı şey de Allah'ın haram kıldığı gibidir" (Ebû
Davûd Sünnet, 5; ibni Mace, Mukaddime, 2; Ahmed b. Han-bel, Müsned,
1V.131) buyurarak, sünnetini küçümseyip dinden ayırmak isteyenlere
karşı müslümanları uyarmış ve dinin sünnetsiz düşünülemeyeceğini
vurgulamıştır.


Nitekim,
Hz. Peygamber'in burada geleceğini ikaz ettiği kişi ve gruplar Hicri
birinci ve ikinci asırlarda ve bir de XlX-XX. asırlarda müsteşriklerin
etkisiyle, Hindistan (Ehl-i Kur'an Cemiyeti) ve Mısır'da (Tevlik Sıdkı,
Mahmud Ebû ReyyeHadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve önemi?? Nokta)
ortaya çıkmış, fakat bunların hadis ve sünnete hiçbir etkisi
olmamıştır." (Şamil İslam Ans. Hadis Başlığında: İsmail Lütfi Çakan,
sh:109-110)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
Hadis Nedir?? Dindeki Yeri Ve önemi??
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sahabe Sevgisinin Dinimizdeki Yeri
» Hz.ALİ(a.s)dan 250 hadis...!!!
» Şeytanın Hileleri Hakkında Bir Hâdis
» KIRK HADİS --- ALLAHU TEALA
» HAREMLİK ve SELAMLIK TEFSİRİ (Ayet ve Hadis)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Hz. Peygamber Efendimiz :: Hadis-i Şerifler-
Buraya geçin: