Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 AİLE ve ÇOCUK EĞİTİM

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

AİLE ve ÇOCUK EĞİTİM Empty
MesajKonu: AİLE ve ÇOCUK EĞİTİM   AİLE ve ÇOCUK EĞİTİM I_icon_minitimeÇarş. Kas. 04, 2009 3:22 pm

AİLE ve ÇOCUK EĞİTİMİ

AİLE ve ÇOCUK EĞİTİM 5540_127226284850_127002674850_2346589_5153202_aAİLE ve ÇOCUK EĞİTİM Duaedenkucuk1
İyi mahsul iyi tarladan alınır. İyi evlatlar da iyi anne-babanın ve iyi bir ailenin ürünüdür. Bunun için biz iyi olursak, bizim çocuklarımız da iyi olur. Eğri ağacın doğru gölgesi olmaz. İyi olmadığımıza inanırsak iyi olmaya çalışırız. Eksik ve kusurlarımızı görürsek giderme gayreti içinde oluruz.

Kendisini ıslan etmeyen başkasını ıslah edemez. “Kendisi himmete muhtaç dede / Nerede kaldı gayriye himmet ede…” Pedagoji ilmi ile uğraşan uzmanlar demişlerdir kiBir çocuk altı yaşına kadar karakter terbiyesini almış olur.” Çocuk
bunu nereden alacaktır? Elbette ailesinden. Bir çocuk için en güzel
örnek anne ve babasıdır. Anne baba ne ise karakter ve yapı olarak
evladı da çoğu zaman ona çeker. İstisnaları olmaz mı? Elbette olur.
Ancak “İstisnalar kuralı bozmazlar.” Yani genel kural işlemeye devam
eder.


Çocuk eğitiminin genel kuralları şunlardır:
1. Peygamberimiz (sav) “Sizin en hayırlınız ailesine karşı hayırlı olandır” (İbn-i
Mâce, Nikâh, 50) buyurmuşlardır. Allah her insana binlerce farklı
özellikler, güzellikler ve kabiliyetler vermiştir. Her insan diğerinden
farklıdır. Yüzü farklı olduğu gibi, sesi de farklıdır, parmak izleri de
farklıdır. Eğitimin amacı bu farklı kabiliyetleri inkişaf ettirmektir.
Eğitim evde başlar ve okulda devam eder. Çocuk evde karakter terbiyesi
alır, davranış geliştirir. Okulda ise zekâya ve beceriye yönelik
istidatlarını inkişaf ettirir.
Bir
baba ailesine iyi davranıyorsa bu çocuklarda hayırlı kabiliyetlerin
inkişafına sebep olur. Baba eşine ve çocuklarına haşin davranıyorsa bu
durum çocuğun ruh dünyasına yansır. Bu durum çocukta ruh ve kabiliyet
bozukluğuna sebep olur. Bunun için bir aile
reisinin ve babanın görevi ailesine ve çocuklarına iyi bir ortam
hazırlamaktır. O zaman kişi ailesine hayırlı olur.

Despot bir baba, dışarıda kuzu evde zorba olan bir baba ailenin ve çocuklarının ruh halini bozar. Ruh
hali bozuk bir insanın iyi kabiliyetleri dumura uğrar ve zorbalık,
düşmanlık, kin, dünya hırsı, bencillik gibi duyguları gelişmeye başlar.
Evde ezilen bir çocuk dışarıda kendisinden daha aciz olanları ezmeye
başlar. Bütün bu ve benzeri sebeplerden dolayı peygamberimiz (sav)
“Hiçbir baba ve anne çocuğuna güzel terbiyeden daha güzel bir ödül ve mükafat veremez” (Mansur Ali Nâsıf, Tac, 5:Cool

2. Ev reisi olan bir baba her şeyden önce iyi bir idareci olmalıdır. Peygamberimiz (sav) “Hepiniz çobansınız ve hepiniz yönetimi altındakilerden mesuldür” buyurur. Sonra devam eder, "baba ailesinden sorumludur. Anne evinin idaresinden ve çocuklarının terbiyesinden sorumludur.” (Buhari,
Nikâh, 90) Bu idareciliği her baba ve anne kendi durumuna ve
çocuklarının durumunda göre yapmakla mükelleftir. Herkes kendi
şartlarını daha iyi bilir ve durumunu ona göre ayarlar.

İyi bir idareci her şeyden önce örnek bir insandır.

Diğerlerine göre üstün bir özelliği olmalıdır ki bu özelliğini ve
ahlakını örnek alsınlar. Hiç kimse kendisinden daha üstün olmayan
birisini örnek almaz. Örnek iyi olandır. Kötü örnek örnek değildir.
Bununla beraber çocuk ailesinde iyi bir örnek bulamazsa ve ailesi de
ona güzel örnekler göstermezse çocuk kendisine göre kötü örneklere
özenecektir. Çocuklarımıza iyi örnek olmadığımız ve iyi örnek
göstermediğimiz için TV’de gördüklerine benzemeye çalışmaktadırlar.

Allah insanaTaklitçilik” özelliği vermiştir ki iyi örnekleri taklit etsin. Çocuk önce anne ve babasını, sonra öğretmenini taklit eder. Daha
sonra ergenlik yaşına gelince “kahramanlık damarları” gelişir ve
kendisine bir kahraman arar. Onun duygularına hitap edecek bir
kahramanı bulamazsa o zaman ilgi alanına göre ya bir futbolcuyu veya
bir sinema kahramanını veya sanatçıyı kahraman olarak görmeye ve onu
taklit etmeye başlar.

Bu noktada peygamberimiz (sav)Çocuklarınızı üç şeyle terbiye ediniz. Kur’an sevgisi, peygamber sevgisi, sahabe ve ehl-i beyt sevgisi” buyurur. Kur’ân
sevgisi, kur’ânı okumayı ve içindeki imanı anlamayı, peygamberleri
sevmeyi ve örnek almayı sağlar. Peygamber sevgisi, peygamberin (sav)
sünnetine uymayı netice verir. Edebin ve ahlakın en güzel örnekleri
peygamberin (sav) hayatında vardır. Sahabe ve Ehl-i Beyt sevgisi de hak
ve hakikat uğruna kahramanca mücadele etmelerini sağlar. Onlar
gerçekten hak ve hakikat kahramanlarıdırlar.

Her çocuk bunlar içinde kendi karakterine
uygun bir kahramanı bulabilir ve kendisine örnek alabilir. Ama bunların
sevgisini vermek lazımdır.

3. Çocuk daima takdir edilmek ister. Evde babasının
ve annesinin, okulda öğretmeninin takdirini kazanmak ister ve kendince
iyi şeyler yapar. Sonra da takdir bekleyerek büyüğünün gözünün içine
bakar. Yaptığı şey iyi niyetledir; ama yanlıştır. Çünkü doğrusunu
öğrenme yaşındadır ve birisi kendisine göstermezse bilemez. Böyle bir
psikoloji ile bekleyen o fıtratı temiz ve iyi niyetli çocuğa takdir
yerine öfke ve hışımla “sen nasıl bunu böyle yaptın?” şeklinde karşılık
verilirse ve bilhassa bir de tokat atarsanız o zaman çocuğun bütün
dünyası yıkılır ve sevgisi nefrete dönüşür. Çünkü insanda yetişemediği
şeye karşı nefret etme duygusu vardır. Çocuklarımızı kendimize isyan
ettirmemizin sebebi budur.

Takdir edici olalım, tenkit edici ve hiçbir şeyi beğenmeyen bir insan olmaklar herkesi kendimizden nefret ettiririz.
Daima her yerde affedici ve hoşgörü sahibi olmalıyız. Hoş
görü haramı ve bozuk fikir ve düşüncelere değil, “hata” dediğimiz
davranış bozukluklarında olmalıdır. İyi niyetle yapılan yanlışları
hoşgörü ile karşılayabiliriz.
Yoksa inançsızlığı ve haramları hoş görmek “hoşgörü” değildir.

Çocuk şunu bilmelidir. İyi niyetle yapılan
hataları affederler; ama haramları ve bozuk düşünce ve inançları
büyüklerimiz affetmez. Mutlaka bizi cezalandırır. Peygamberimiz (sav)
hırsızın elini kesmiş ve affetmemiştir. Müşriklerin bozuk inançlarına
hoşgörü ve müsamaha ile bakmamış ve onlarla savaşmıştır. Ancak
kendisine karşı yapılan hataları affetmiş, sahabelerinin ve aile
efradının hatalarını yüzlerine vurmamış ve onları affetmiştir. Hiçbir
insanı toplum içinde mahçup etmemiştir. Hatalarına müsamaha ile
bakmıştır.

Bunun için peygamberimiz (sav)
Çocuklarınıza ikram ediniz ve onların terbiyesini güzel yapınız” (İbn-i Mâce, Hadis No:3671) buyurarak bu hususlara dikkatimizi çekmiştir.

4. Bir aile yuvasındaki birliğin ve beraberliğin
sevgi ve saygı ikliminin devamı acı ve kederde, sevinç ve hüzünde aynı
duyguları paylaşmaya bağlıdır. Aynı mekânı paylaşanlar değil, aynı
duyguları paylaşanlar anlaşırlar. Aile bireyleri sevinçte ve kederde
ortak duyguları paylaşmazlarsa o ailede birlik ve dirlik olmaz. Herkes
birbirinden nefret eder. Sevincine üzülen,
sıkıntına yardımcı olmayan bir akrabalık ve yakınlık, akrabalık ve
yakınlık değildir. Böyle bir aile yuvası bir an önce dağılır.
Aralarında düşmanlık olur ve başka düşmana ihtiyaç kalmaz. Bu aile
ortamında yetişen bir çocuk önce anne ve babasından, sonra
kardeşlerinden ve akrabalarından nefret eder. İşte bu en büyük
felakettir. Aile yuvası her şeyden önce kişinin sıkıntıya düştüğü zaman
sığınağı, darda kaldığı zaman yardımcısıdır. Kişi sevincini ve
üzüntüsünü kiminle paylaşacaktır? Elbette en yakınları ile. Yakınları
kendisine ilgi göstermezse o zaman ne yapacaktır? Elbette onlardan
nefret edecektir. En azından alakayı kesecek ve dua etmeyecektir.
Bundan daha büyük felaket olabilir mi?


Bunun için bir aile reisi her şeyden önce
çocuklarına iyi bir aile ortamı hazırlamakla mükelleftir. Yoksa “Allah
anneyi-babaya itaat edin” buyurmuş. Yoksa cehennemde şu kadar
yanacaksın, cennetten mahrum olacaksın diyerek saygı ve sevgi ortamı
oluşturulmaz. Aile ortamı
sevgi, şefkat ve merhamet; yardımlaşma, paylaşma ve dertleşme ortamıdır.” Bunlar
ise asla zorla olmaz. Hatta zorlama ve despotizm, baskı ve şiddet
sevgiyi ortadan kaldırır, kin ve nefret tohumları eker. Yardımlaşmayı
ortadan kaldırır ve menfaatçiliği doğurur. Bu ise herkesin birbirinin
kuyusunu kazmaya çalışmasını netice verir. Güven ve itimat sarsılır;
kavga ve dövüşler başlar. Paylaşma ve dertleşme ortamı olmadığı bir
yerde sıkıntılara çözüm üretilemez ve sıkıntılar gittikçe büyür ve bir
gün patlayarak büyük felaketlere ve cinayetlere sebep olur.

Bunları neden anlatıyoruz.
İyi çocuk iyi bir aile ortamının ürünüdür.
Çocuk sevgiyi de, nefreti de, yardımı da merhameti de, zorbalığı da hoş
görüyü ve adaleti de evinde, yuvasında ve akrabaları arsında öğrenir.
Bunlar kitaplardan okuyarak, nasihatle ve zorla öğrenilmez. Okullarda
da öğretilmez.

Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Ey
iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden koruyun” (Tahrim,
66:6) buyurur. Peygamberimiz (sav) de “hepiniz çobansınız, hepiniz
elinizin altındakilerden mesulsünüz” buyurarak aile reislerine ve bütün
insanlara bulunduğu konumuna göre sorumluluk yüklemiştir. Hiç kimse bu
sorumluluktan kendisini kurtaramaz.


M. Ali KAYA
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
AİLE ve ÇOCUK EĞİTİM
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hayırlı Aile Nasıl Olur? Hayırlı bir aile misiniz?
» Halifeyi ağlatan çocuk
» Çocuk nasıl terbiye edilir
» Çocuk Terbiyesinde Usül ve Ölçü..
» Aile Geçimsizliklerini önlemek..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Aile Ve Çocuk :: Aile ve Çoçuk-
Buraya geçin: