Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ümmi Ne Demektir ?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Ümmi Ne Demektir ? Empty
MesajKonu: Ümmi Ne Demektir ?   Ümmi Ne Demektir ? I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:44 pm

Ümmi ne demektir?

* Okuma yazması olmayan anlamına mı gelmektedir?

* Kitap ehlinden olmayan (
Kendilerine kitap verilmeyenler) ve kitap hakkında (Tevrat ve İncil) bilgisi olmayan anlamına mı gelmektedir?

Görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Ümmi Ne Demektir ? Empty
MesajKonu: Geri: Ümmi Ne Demektir ?   Ümmi Ne Demektir ? I_icon_minitimePerş. Kas. 05, 2009 11:45 pm

Ümmi: Anasından doğduğu gibi kalan; yeni bir bilgi edinmemiş
olan; okuma-yazma bilmeyen gibi anlamlara gelir. "Ümm" kelimesinin
ism-i mensubu "ümm"e mensup olan, Arap dilinde "ümm"; anne, bir şeyin
aslı gibi anlamlara gelir (Firûzâbâdî, el-Kamûsu'l-Muhît, Beyrut 1987,
1891).
Sözlük' anlamının yanında mecazı bazı anlamları da vardır.
Kur'ân-ı Kerîm'de anne, asıl (kaynak) dönülecek yer ve süt emziren
anlamlarında kullanılmıştır (Abdurrahman İbnu'l-Cevzî, Nüzhetu'l
A'yuni'n-Nevazır fî İlmi'l-Vücûh ve'n-Nezâir Beyrut,1985,141-142).
Peygamberimizin iki tür mucizesi vardır. Birisi, şahsında görülen
mucizeler; diğeri de kâinat üzerinde gösterdiği mucizelerdir. Bu ikinci
kısma örnek olarak Ay’ı iki parçaya ayırması, parmağından çeşme gibi
suların akması ve az bir yemekten çok sayıda insanı doyurması
verilebilir. Birinci kısma giren mucizelerin en parlağı ise
ümmiliğidir, bir şey okuyup yazmamış olmasıdır. (et-Tefsirü’l-Kebir,
15:29.)
Peygamberimiz hiçbir âlimden ders almamış, hiçbir kitap okumamış,
hiçbir ilim meclisinden bir şey öğrenmemiş; bir kelime de olsa yazı
yazmamıştır. Fakat Peygamberimiz ümmiliğiyle beraber bütün ilimlere
vakıftı, bilmediği bir şey yoktu. Ona her şeyi öğreten Rabbiydi.
Peygamberimiz İslâmı anlatmaya başladıktan sonra hiç kimse çıkıp da
“Falan meseleyi ona ben anlatmıştım, ben öğretmiştim” dememiştir.
Tefsirlerimizde “ümmi” kelimesi üç anlamda kullanılıyor:
1. “Ümm”, anne anlamına gelen bir kelimedir. “Ümmi” kelimesi de,
buradan türetilmiş bir isimdir. Böylece ümmi, anasından doğduğu hal
üzere kalan, okuma yazma bilmeyen, yaratılışı yeni bir şey öğrenmekle
değişmeyen insan”a denir.
2. Arap milletine de “ümmi” denirdi. Eskiden beri Araplar, yazı
ve hesap bilmeyen bir millet olarak tanınır. Peygamberimiz (a.s.m.) bir
hadiste, “Biz yıldızların hareketinden hesap çıkarmayan ve yazı
yazmayan bir milletiz” buyurarak bu durumu dile getirir. (Müslim,
Sıyam: 15.)
3. “Ümmi” Ümmü’l-Kurâ anlamına da gelir, “Mekkeli” demektir. Her
üç anlamda da Peygamberimizin okuma yazmayla uğraşmamış olduğu ortaya
çıkar. Zaten Kur’an-ı Kerim açıkça Peygamberimizin ümmi olduğunu
bildiriyor. Üç ayette “Ümmi Peygamber” ifadesi yer alıyor. (Araf
Suresi, 157, 8; Cum’a Suresi, 2.)
Peygamberimiz bir kitap veya yazıya bakarak okuyamıyordu, fakat
Kur’an-ı Kerim’i ezberinden çok güzel okurdu. Kur’ân okumasını ona
Cebrail Aleyhisselam öğretmişti. Bu konuda A’lâ Suresi 6. Ayette “Bundan böyle sana Cebrail’in öğreteceği üzere Kur’an’ı okutacağız da, unutmayacaksın” buyurulur.
Elmalılı Hamdi Yazır şöyle bir değerlendirme yapmaktadır: "Bu üç
nisbetin üçünde de ümmî okuyup yazmaya uğraşmamış manasına bir
vasıftır. Ümmîlik sıradan insanlar hakkında kullanıldığı zaman genelde
ilim eksikliğini ifade eden bir noksanlık sıfatı iken, bir ümmînin
okuyup yazanlardan daha bilgili olması Allah tarafından olağan durumun
aksine olarak, çalışıp çaba göstermeden ilâhî bilgilerle donatılmış
olması ve vehbî ilimlere sahip olması peygamber için fıtrat yüceliğine
delalet eder. İlmî yüceliği ve kemâli, okuyup yazanları aciz bırakan
bir peygamber hakkında "ümmî"lik, her türlü şüpheyi ortadan kaldıran ve
onun doğrudan doğruya Allah'tan gönderildiğini her türlü şüpheden
arınmış olarak ispat eden harikulade bir üstün özelliktir, yani başlı
başına bir mucizedir. Bu bakımdan "o resul, o ümmî nebî" vasfıyla
anılması, "O, risaleti ve nübüvveti açık olan mucize sahibi peygamber"
demekten daha açık seçik bir belagat örneğidir." ( Bkz. Elmalılı Hamdi
Yazır, Hak dinî Kur'an Dili, İstanbul, 1979, IV, 2297; Kurtubî,
el-Cami'li Ahkâmi'l-Kur'ân; Beyrut, 1965, VII, 298-299)
Rasûlüllah (s.a.s)'in okuma-yazma bilmediği tüm âlimler tarafından
kabul edilmektedir. Nitekim bu durum şu âyette de açıkça ifade
edilmektedir: "Ey Resulüm! Sen vahyimizden önce kitap okuyan veya yazı
yazan bir insan değildin; eğer böyle olsaydı, batıl iddia peşinde
olanlar şüphe edebilirlerdi. (Ankebut Suresi, 48).
Hz. Peygamber (a.s.)’ın ümmîliğin yaygın olduğu bir topluma mensup
olduğu bilinmektedir. Kendisinin de ümmî, yani öğrenim görmemiş, okur
yazar olmayan bir zat olduğu, tarihî bir gerçektir. Halbuki Kur’ân-ı
Kerimde çok çeşitli bilim dallarına ait bilgiler, ilmî prensipler,
neticeler, atıflar veya işaretler vardır. Sadece Yahudi ve Hıristiyan
dinlerine ve kutsal kitaplarına dair bilgileri gözönünde bulunduracak
olursak büyük bir yekün teşkil eder. Bu konulara girmek, hele hele o
alanın ilim adamları arasındaki ihtilaflı konularda görüş bildirmek,
eleştiri yapmak, karar verip hükme bağlamak, bilgi sahiplerinin bile
yanaşamayacağı bir iştir.
Şu halde Kur’ândaki bu bilgilere bir merci lâzımdır. Kur’ânı tebliğ
eden ve kırk yıllık ömrünü kendi hemşehrilerinin arasında geçiren Hz.
Muhammed’in; okul, öğretmen görmediği, hatta yazma bile bilmediği
kesindir. Zira Kur’ân, sayısız muhaliflere karşı bu âyeti bildirmiş,
hiçbir düşman çıkıp da onun yazı bildiğini ileri sürememiştir. Öyleyse
Kur’ân’ın her şeyi bilen Allah Teâla tarafından gönderildiği kesinlik
kazanmaktadır.
Peygamberimizin “ümmi” oluşunun pek çok hikmeti vardır. Bunlardan
birisi şudur: Şayet Peygamberimiz yazı yazıp okuyabilseydi,
Kureyşliler, “O, bu kadar bilgiyi eski kitapları okudu da, oradan
öğrendi, Kur’an’ı da eski bilgilerine dayanarak yazdı” diyeceklerdi. Bu
konuyu yukarıda meali verilen şu ayet şöyle dile getirir: “Sen
Kur’an’dan önce hiçbir kitabı okur değildin, elinle de onu yazmadın.
Böyle olsaydı müşrikler elbette şüphelenirdi.” (Ankebut Suresi, 48.)
Fakat Peygamberimiz öyle bir yazı yazmıştır ki, “Mevlana Câmî’nin
dediği gibi, hiç yazı yazmayan o ümmi Zat parmak kalemiyle sema
sayfasında bir elif yazmış, bir kırkı, iki elli yapmış.” Bilindiği
gibi, Ay’ın dolunay şeklindeki duruşu Kur’an harflerinden “mim”in
yuvarlak kısmına, ikiye ayrılınca da her parçası noktasız “nun”a
benzemiştir. Ebced hesabında “mim” kırk, “nun” ise elli olarak hesap
edilir. Mevlana Câmî güzel bir şekilde bu gerçeği böylece dile
getirmiştir.
“Ümmî peygamber” tabirini nasıl anlamalıyız?
Ümmi kelimesi özetle: “Dünyevî bir tahsil görmemiş olan” demektir.
Ümmeti, bu ümmiyetteki inceliği çok iyi kavramış olmalı ki, bilhassa
teravihlerde salâvat getirirlerken, o Resul-i kibriyayı (a.s.m.) bu
vasıfla yad ederler: Nebiyy-i ümmî
O nebiyy-i ümmî (a.s.m.) kötülük namına bir şey bilmezdi. Dünyanın
bütün ihtiraslarından, hilelerinden, tuzaklarından beriydi. Allah, onu
lekesiz, tozsuz, parlak bir ayna olarak hazırlamış, terbiye etmişti.
İşte “ümmiyet” denilen bu sâfiyet aynasında vahiy tezahür etti. “Sanki
o zat, vahy-i ilâhînin makesi olan masum ruhuyla zaman ve mekânı
tayyederek, o zamanın en derin derelerine girmiş ve gördüğü gibi
söylemiştir.” (İşârat-ül icaz)
Âlemlerin rabbi, o şanlı peygamberini kimseye talebe etmedi. İlâhî
takdiriyle buna engel oldu. Bu okuma tehir edildi; tâ “oku” emri
gelinceye kadar. Bu emri alan o nebiyy-i ümmî (asm.), insanlık âlemine
Kuranı tâlim etti; kâinat kitabını rabbinin ismiyle okudu. Ondaki
hikmetleri, ince mânâları, gayeleri anlattı. İnsanın mahiyetini,
hakikatini, vazifesini öğretti.
O, rabbinin lütfuyla âhireti, arşı, levh-i mahfuzu okurken, müşrikler
kendi yaptıkları putlara tapmakla meşgûldüler. Ne kâinatı
okuyabiliyorlardı, ne kendilerini, ne de yaptıkları putları.
Okuyabilselerdi, kendilerini o taşlara isnat etmezlerdi. Onların okur
yazarları en inatçıları, en cahilleriydi.
İslâmın “oku”
emrini iyi anlamaz ve doğru değerlendirmezsek, okula gitmeyen bütün
müminleri İslâmın bu kati emrine âsi ilân etmemiz gerekir. Bu ise
mümkün değilÜmmi Ne Demektir ? Nokta.
Kâinatı ve Kuranı, Allahın ismiyle, en mükemmel şekilde okuyan o
nebiyy-i ümmînin, kendi heva ve hevesiyle konuşmadığını, Kuran bize
haber veriyor, yâni Allah taahhüt ediyor. Her sözü, ilâhî iradeye bağlı
olan o şanlı nebi, artık kimden ne okuyacaktı?
Peygamber efendimiz ümmi idi yani okuma yazmayi bilmiyordu. Nur dağında Cebrail (as) "oku" demesini nasıl anlayacağız?
Nerede ve ne zaman kitap okuma, ilim vs. üzerine konuşuluyorsa,
muhakkak şu da söylenir: “Yüce dinimiz de okumaya büyük önem vermiştir.
Nitekim, Kuranın ilk emri oku! olmuştur.”
Doğrudur. Kuranın ilk emri okumaktır. Ne var ki, bu ilk Kuranî kelimenin devamını okumayı, hemen her zaman ihmal ediyoruz.
Ümmi (okuma yazma bilmeyen) peygambere (asm.) ve Onun elçiliğiyle
hepimize gelen “oku!” emrinden kasıt nedir? Okuma - yazma bilmek midir?
Mesela Hz. Peygamber bu emre muhatap olur olmaz okuma - yazma öğrenmeye
mi başlamıştır? Değilse, “oku!” emrinden aldığı ders nedir? Hem bu
emir, “Ne okuduğun, nasıl okuduğun önemli değil, yeter ki oku.”
anlamına mı gelir?
Bütün bu soruların cevabını bulmak için “ikra” ile başlayan bu ayetin devamını okumak gerekiyor.
“İkra’ bismi rabbikellezi hâlak.” Yani, “Yaratan rabbinin adıyla oku.”
Kuranın kastı rasgele bir “okuma” değildir. Muhakkak yazılı bir kitabı
okumak da değildir. İster bir kitabı okusun, ister her cümlesi ve her
bir harfi sonsuz hikmetler ve manalar yüklü olan şu kâinat kitabını
okusun “yaratan rabbinin adıyla” okumaktır.
Bu emrin ilk kez kendisine verildiği Hz. Peygamber (asm.) ayeti tam da
bu manada okumuş; o andan sonra her anı ve her şeyi “rabbinin adıyla”
okuma gayretiyle yoğrulmuştu. Öyle ki, Alman şair Rilkenin deyimiyle,
“meleklerin bile hayran kaldığı” bir okumaydı bu. O, ümmi bir
peygamberdi, okuma yazma bilmiyordu. Ama kâinat kitabını, fıtrat
kitabını ve Kuranı en güzel o okumuştu.

Selam ve dua ileÜmmi Ne Demektir ? Nokta.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
Ümmi Ne Demektir ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tefekkür, fikir çilesi demektir

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Rehberimiz Kur'ani Kerim :: Kur'ani Kavramlar-
Buraya geçin: