Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İnanmayanlara Allahın Varlığını Nasıl Anlatabiliriz ?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

İnanmayanlara Allahın Varlığını Nasıl Anlatabiliriz ? Empty
MesajKonu: İnanmayanlara Allahın Varlığını Nasıl Anlatabiliriz ?   İnanmayanlara Allahın Varlığını Nasıl Anlatabiliriz ? I_icon_minitimeCuma Kas. 06, 2009 12:12 am

İnanmayanlara Allahın Varlığını Nasıl Anlatabiliriz ? Ateist11ug5

Farklı dinlere mensup insanların kafalarındaki yanlış “Tanrı” inancı
ile Kur’an’ ın tarif ettiği “Allah” arasındaki farklar ve İslama göre
Yaratıcı’ nın özellikleri nelerdir?”


Kur’an bu soruya çok kısa, ancak derin manası olan bir sure (İhlas
suresi) ile cevap verir. Bu sureyle, Allah, insanlar arasındaki çok
yaygın bir yanlışı düzeltmeyi murat ettiği gibi, Müslümanları da
Hıristiyanların düştüğü hataya düşmekten muhafaza ediyor. İhlas
suresinde Allah, yukarıdaki sorumuza, mealen, şöyle cevap verir: “De ki, Allah birdir. O Samed’dir. Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur.”Birinci
ayet, Allah’ın bir olduğunu ve birden fazla olmadığını söyleyerek her
türlü şirki reddediyor. İkinci ayet, O’nun hiçbir şeye muhtaç
olmadığını, ancak her şeyin, her an, O’na muhtaç olduğunu ifade ediyor.
Üçüncü ayet, teslis inancının yanlış olduğunu, doğan ve doğuran bir
şeyin ilah olamayacağını belirtiyor. Dördüncü ayet, O’nun yaratıcı
olarak, bütün yaratıklardan farklı olduğunu ifade ederek O’nu herhangi
bir şeye benzetmenin doğru olmadığını söylüyor.

Kur’an, her an yaratma halinde olan ve Kayyum isminin tecellisiyle
kâinatı an be an varlık aleminde tutup devam ettiren aktif bir
yaratıcıdan bahsediyor. Kainatı saat gibi kurup kendi haline
bıraktığını iddia eden deistlere cevap verircesine Kur’an şöyle diyor:“Göklerde ve yerde bulunan herkes, O’ndan ister. O ise, her an yaratma halindedir.”
Rahman Suresi, 29) Ayet, ilginç bir şekilde, bütün mahlûkatın her an
Allah’tan ihtiyaçlarının giderilmesini talep ettiğini ve Allah’ın da bu
isteğe cevap verdiğini söylüyor. Ayeti sondan başa okuduğumuzda ise,
sürekli yaratma olmasaydı, varlıkların dua etmesinin bir anlamı
kalmazdı manası çıkıyor. Yaratılan kainatın her an Kayyum ismiyle
varlık aleminde tutulduğunu şu ayetler haber veriyor:“Allah, kendisinden başka ilâh olmayan daima diri ve yarattıklarını koruyup idare edendir” (Bakara Suresi, 255 ve Âli İmran Suresi, 2).

“Allah kainat’ı neden yarattı?” , “Varlığını bize bildiren deliller nelerdir?

Bir Hadis-i Kudsi’de Allah şöyle buyuruyor:“Ben
gizli bir hazineydim. Bilinmek, tanınmak istedim; bundan dolayı da beni
tanımaları, gizli güzellik ve mükemmelliğimi bilmeleri için varlıkları
yarattım.”
Bu ifadeye göre, Rabbimiz kendini bize bildirmek ve
tanıttırmak için bizi ve içinde bulunduğumuz kâinatı yaratmış. O halde,
sonsuz kudret sahibi olan Rabbimiz her türlü yolla kendini bize
tanıttırarak yaratılış gayesini yerine getirmiş olmalı.

Beni üç hafta öncesinde hiç biriniz tanımıyordunuz. Şimdi kısmen
tanıyorsunuz. Sizinle yüz yüze görüşüp sözlerimle kendimi anlatmak
yerine, başka iki yolla da kendimi tanıtabilirdim. Birincisi, size bir
elçi vasıtasıyla, bir mektup göndererek kendimden bahsedebilirdim.
İkincisi, hiç kimsenin taklit edemeyeceği eserlerimi size göstererek
kendimi tanıtabilirdim. Sizler de eserlerime bakarak ne tür maharetlere
sahip biri olduğumu öğrenebilirdiniz. Teşbihte hata olmaz, aynen bu
misaldeki gibi, Rabbimiz de, hem peygamberler vasıtasıyla göndermiş
olduğu mesajlarla (ilahi kitaplarla) hem de kâinatta her an cereyan
eden sonsuz icraatlarıyla (kâinat kitabıyla) kendini bize tanıtıyor.
Hz. Muhammed’in (a.s.m.) şahsında tüm insanlığa gönderilen ilk emrin
“oku” olması da bu sırdandır.Aklı
başında bir insan, ilahi kelam olan “Kur’an-ı Kerim’i” ve kâinat kitabı
olan “Kitab-ı Kebir’i” okuyarak Rabbini tanıyabilir. Bu anlamda, Hz.
Muhammed (a.s.m.), Rabbimizi bize bildiren iki kitaptaki ayetleri ders
veren bir öğretmen ve bir rehberdir.



Kâinatta gördüklerimiz, doğal yasalara göre işleyen
doğal kuvvetlerin etkileşimiyle oluşan nesnelerdir. Kâinatta her şeyin
Allah’ın eseri olduğunu nereden biliyoruz?


Her şeyin Allah’ı gösterdiğini görmek için seküler bilimin bize taktığı
“tabiat ve tesadüf gözlüğünü” çıkarmamız gerekir. Onun yerine, her
şeyin hakikatini gösteren “iman gözlüğünü” takmamız lazım. Determinist
bilim, her şeyi, sebep-sonuç ilişkisi içinde açıklayarak
sıradanlaştırıyor. Kur’an ise, görünürdeki sebepler perdesini
aralayarak her şeyin harikulade olduğunu gösteriyor. Einstein’ın ifade
ettiği gibi, “hayatınızı yalnızca iki şekilde yaşayabilirsiniz;
birincisi, her şeyin sıradan olduğunu düşünerek; ikincisi, her şeyin
olağanüstü veya mucize olduğunu görerek”. Kur’an, bize ikinci yolu
gösteriyor. İçinde yaşadığımız alemde “her şey”in harikulade ve mucize
olduğunu söylüyor. Bu sırdandır ki, Kur’an, ısrarla, “düşünmez misiniz!”, “akletmez misiniz!”, “akıl sahipleri için şüphesiz bunda ibretler vardır!” manasındaki ayetlerle insanı kâinattaki mucizeleri görmeye teşvik eder.

“Neden her insan Allah’ı gösteren Ayetleri kolaylıkla göremiyor?”


Kanaatimce, Allah’ı bildiren ayetleri görmemize en büyük engel seküler
bilimin sebep-sonuç ilişkisine dayalı determinist yaklaşımıdır.
Örneğin, bir elma, Allah’ı bize bildiren mucizevî bir meyve iken,
seküler bilim, elmanın elma ağacından, ağacın çekirdekten ve çekirdeğin
DNA’daki programdan, DNA’nın moleküllerin farklı dizilişinden ve
moleküllerin de atomlardan oluştuğunu açıklayarak sıradanlaştırır. Bir
insan, sebepler perdesini kaldırıp bir elmanın sonsuz kudret sahibi
Allah’ın ilim, kudret, hikmet ve rahmetinden geldiğini anlayabilir.
Seküler bilim, her şeyin sebebini araştırarak gizemini çözdüğünü
düşünüyor. Yani, gördüğünüz nimetlerin arkasında bir Mün’im (nimet
verici) aramayın, onlar şu sebepler zincirinin sonuçlarıdır, diyor.
Oysa elmayı elma ağacından bilmek, elma suyunu içinde bulunduran
“akıllı makinelerin” (vending machine) elma suyunu yaptıklarını
söylemek gibidir. Akıllı makinelere parayı koyup elma suyu kodunu
girdiğinizde, makine bize elma suyu veriyor. Para yerine, elma ağacına
su ve gübre verdiğimizde, ağaç bize elma veriyor. Akıllı makineler,
elma suyunu yapacak ilme ve kudrete sahip olmadığı gibi, elma ağacı da,
bütün bilim adamlarının bile yapmaktan aciz kaldığı elmayı yapamaz.
Akıllı makinelere meyve sularını yerleştiren ilim ve kudret sahibi biri
olduğu gibi, Allah’ın akıllı makineleri olan meyve ağaçlarına da
meyveleri takan sonsuz ilim ve kudret sahibi biri vardır.Seküler bilim,
meyveyi ağaca vermekle ahmakça bir hüküm vermiş oluyor.

Seküler bilimin bu yaklaşımında çok büyük bir yanılgı vardır. Bir
örnekle ne demek istediğimi açıklayayım: Hayalen Afrika’nın en ücra bir
köyüne yolculuk yapalım. Hayatında televizyon görmemiş bu insanlara,
uzaktan kumandalı bir televizyonu hediye olarak beraberimizde
götürelim. Bir haftalığına köydeki zeki insanları toplayıp seküler
bilimin determinist yaklaşımını anlatalım. Daha sonra da televizyonun
bilimsel olarak nasıl çalıştığına ilişkin bir teori geliştirmelerini
isteyelim. İçlerinden zeki olanı şöyle bir bilimsel teoriyle gelsin:
“Televizyon dediğiniz ekran kutusunda gördüğümüz görüntünün nedeni
uzaktan kumandadır. İnanmıyorsanız, tezimizi test ediniz. Her seferinde
kumandaya bastığınızda ekranda bir görüntü çıkıyor ve tekrar basınca
görüntü kayboluyor. O halde, görüntünün sebebi kumandadır.” Muhtemelen,
birçok insan bu teoriyi kabul etmek zorunda kalacaktır. Ancak
televizyondaki programların çok yüksek ilim ve hikmet içerdiğini
görenler böyle bir teoriyi kabul etmekte zorluk çekecekler. Onlar,
kumandanın bu denli yüksek ilim ve hikmet sahibi olduğunu makul
görmediklerinden bu teoriye şiddetle karşı çıkacaklar.

İşte bu misalde olduğu gibi, bizler de akıl sahipleri olarak
düşündüğümüzde göreceğiz ki, ağaçlara veya hayvanlara takılan neticeler
onlardan değildir. En yüksek ilme sahip bilim adamlarının yapamadığını
inekler veya sinekler elbette yapamazlar. O halde, televizyondaki
görüntü bir stüdyodan geldiği gibi, kâinat televizyonunda bize görünen
her şey başka bir alemden geliyor. Televizyon programları hayat, ilim,
akıl sahibi insanların eseri olduğu gibi, kâinattaki hakiki görüntüler
de sonsuz ilim, kudret ve hikmet sahibi Bir’inin eserleridir.

Rabbimiz kâinatı, her an değişen filmlerin oynandığı, dinamik ve canlı
bir sinema salonu şeklinde yaratmıştır. Gösterdiği bütün filmlerle
kendini bize tanıtmak istiyor. Televizyon ve kumandayı yapan, kasıtla
ve hikmetle ikisi arasında bir ilişki kurduğu gibi, kâinatın sahibi de
hem sebebi hem de sonucu beraber yaratarak aralarına, hikmeti gereği
bir ilişki koymuştur. Aklı başında olan insan, televizyondaki görüntüyü
kumandaya mal etmediği gibi, kâinattaki görüntüleri ve nimetleri de
sebeplere havale edemez.

Bize Allah’ı bildiren deliller nelerdir?

İlginçtir, Allah, hem Kur’an’daki cümlelerini hem de kâinat kitabındaki
eserlerini “ayet” diye nitelendiriyor. Kur’an’da en sıklıkla söz edilen
kâinat ayetlerinin başında gökyüzü gelir. Allah, herkesin her zaman
gördüğü ve çoğunlukla hayran kaldığı gökyüzüne sıklıkla dikkatimizi
çeker: “Üstlerindeki göğe bakmazlar mı, onu nasıl bina edip süsledikİnanmayanlara Allahın Varlığını Nasıl Anlatabiliriz ? Nokta.” (Kaf Suresi, 6) Bir başka ayette ise şöyle buyurur: “Göklerin
ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da
yine O’nun ayetlerindendir. İlim sahipleri için elbette bunda deliller
vardır.
”(Rum Suresi, 22). İlk ayet, gökyüzüne bakmamızı ve onun
nasıl yaratıldığını düşünmemizi emrediyor. İkinci ayet ise, göklerin ve
yerin yaratılışı konusunda ilim elde eden ve bu ilmini kullanarak
tefekkür eden insanların Allah’ın varlığına ilişkin deliller göreceğini
söylüyor. Bu ayetler nazil olalı on dört asırdan fazla süre geçti. O
günden bu yana, insanoğlunun uzay hakkındaki bilgisinde çok büyük
ilerleme oldu. Astronomi diye ayrı bir bilim alanı gelişti. Bu
bilgilerin hepsini burada anlatma imkânımız yok. Bir misalle, uzay
hakkında edindiğimiz yeni bilgileri kullanıp, Allah’ın ayetlerini nasıl
okuyacağımızı anlamaya çalışalım.
***
“Yazar Dr. Furkan Aydıner’ in ateist bazı gruplara Allah’ı anlatırken
tutmuş olduğu görüşme notlarını içeren kitabından özetlenmiştir.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
İnanmayanlara Allahın Varlığını Nasıl Anlatabiliriz ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Allah'ın varlıgını nasıl anlarız?
» Allah'ın varlığını hissederek dua
» Bize Nasıl Kıydınız
» Neyi Nasıl Sevmeli?
» TeSt : Ben NaSiL Bir MüSLüman'im?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Rehberimiz Kur'ani Kerim :: Kurân-i Kerim-
Buraya geçin: