Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İMÂM-I RABBÂNÎ 8.Mektup

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

İMÂM-I RABBÂNÎ 8.Mektup Empty
MesajKonu: İMÂM-I RABBÂNÎ 8.Mektup   İMÂM-I RABBÂNÎ 8.Mektup I_icon_minitimeSalı Kas. 03, 2009 9:38 pm

SEKİZİNCİ MEKTÛB
Bu mektûb, yine büyük mürşidine yazılmışdır. Bekâ ve sahv makâmındaki hâlleri bildirmekdedir:

Kölelerinizin en aşağısı olan Ahmed, yüksek kapınıza sunar ki, sahva
getirdikleri ve bekâya kavuşdurdukları günden beri şaşılacak bilgiler
ve işitilmemiş ma’rifetler durmadan, birbiri ardınca ihsân
olunmakdadır. Bunların çoğu, büyüklerin söylediklerine ve
bildirdiklerine uymamakdadır. (Vahdet-i Vücûd) ve buna benzer şeyler
için söyledikleri şeyleri dahâ o hâlin başında ihsân etdiler. Çoklukda,
ya’nî mahlûklar aynasında birliği, ya’nî yaratanı görmek hâsıl oldu. Bu
makâmdan çok yukarı derecelere çıkardılar. Bu bilgilerden çeşid çeşid
bildirdiler. Fekat, o makâmların ve ma’rifetlerin alâmetleri,
işâretleri, o büyüklerin sözlerinden açıkça anlaşılamıyor. Büyüklerden
birkaçının sözlerinde kısaca ve kapalı bildirilmişdir. Bunların doğru
olduğuna en sağlam şâhid, islâmiyyet ve Ehl-i sünnet âlimlerinin söz
birliği ile bildirdiklerine uygun olmalarıdır. Hiçbirşey dîn-i islâma
uygunsuz olmuyor. Hiçbiri felesoflara ve onların kısa aklları ile
anlayıp bildirdiklerine uygun düşmüyor. Hattâ, islâm âlimlerinden olup
da, Ehl-i sünnetden ayrılmış olanların bildirdiklerine de uymuyor. Kazâ
ve kader bilgisinde, kulun kuvveti işe te’sîr etdiği gösterildi. İşi
yapmadan evvel gücü, kudreti yokdur. İş yapılırken kudret verilir.
Teklîf, ya’nî Allahü teâlânın emrleri ve yasakları, Ehl-i sünnet
âlimlerinin bildirdikleri gibi sebeblerde ve uzvlarda selâmet bulunduğu
zemân yapıldığı anlaşıldı. Bu makâmda kendimi Hâce Nakşibend “kaddesİMÂM-I RABBÂNÎ 8.Mektup Allahü
teâlâ sirrehül akdes” hazretlerinin izinde buluyorum. Kendileri bu
makâmda idi. Hâce Alâ’üddîn-i Attâr hazretleri de, bu makâmdan pay
almışdır. Bu yüksek zincirin büyük halkalarından biri, hâce
Abdülhâlık-ı Goncdevânî “kaddesİMÂM-I RABBÂNÎ 8.Mektup Allahü
sirrehül akdes” hazretleridir. Eski büyüklerden, hâce Ma’rûf-i Kerhî ve
imâm-ı Dâvüd-i Tâî ve Hasen-i Basrî ve Habîb-i Acemî “kaddesİMÂM-I RABBÂNÎ 8.Mektup Allahü
teâlâ esrârehümül mukaddese” hazretleri de bu makâmdadırlar. Bu
makâmdaki hâllerin sonu, tam bir uzaklık ve yabancılıkdır. İş ilâc
kabûl etmez hâle gelmişdir. Perdeler arada oldukça çalışarak, uğraşarak
perdeler kaldırılabilir. Şimdi kendini büyük bilmesi en büyük
perdesidir. Onu bu dertden kurtaracak bir tabîb ve okuyacak bir sâlih
yokdur. Sanki tam bir yabancılığa ve ayrılığa, kavuşmak ve birleşmek
adını vermişler. Yazıklar olsun! Yûsüf ile Zelîhânın beyti onun hâline
uygundur. Fârisî beyt tercemesi:

Defi dinliyor ve bu ses dostdandır diyor,
Def çalanın eline, ondan kuvvet geliyor.

Şühûd nerede ve gören kimdir ve görülen nedir? Fârisî mısra’ tercemesi:

Yüzünü mahlûka nasıl gösterir O?

Arabî mısra’ tercemesi:

Toprağa olan nerede, her şeyin sâhibine olanlar nerede?

Kendimi güçsüz yaratılmış bir kul biliyorum. Bütün âlemi de ve herşeyin
yaratanı olan tam kudret sâhibini de biliyorum. Ve Onu yaratıcı ve
herşeye gücü yetici olmakdan başka dürlü bilmiyorum. Mahlûklarına
benzemesi ve herşeyde Onun görünmesi gibi şeyler bilmiyorum. Fârisî
mısra’ tercemesi:

Hangi aynada görülebilir O?

Ehl-i sünnet âlimleri ba’zı işlerinde kusûr yapsa bile, onların Allahü
teâlâ için ve Onun sıfatları için söyledikleri bilgiler, o kadar çok
doğru ve o kadar çok nûrludur ki, o sözlerin güzelliği yanında, o
kusûrları hiç görünmüyor. Tesavvufculardan çoğu, o kadar riyâzetler ve
mücâhedeler, sıkıntılar çekdikleri hâlde, Allahü teâlânın zâtı için,
sıfatları için inanışları, tam doğru olmadığından, bunlarda öyle
güzellik görülmüyor. Bunun için, âlimlere ve ilm öğrenenlere muhabbet
çok oluyor. Onların hâli, tatlı geliyor. Onların arasında bulunmak
istiyorum. Dört başlangıçdan olan (Telvih) kitâbını onlarla konuşmak ve
(Hidâye) fıkh kitâbını onlarla birlikde okumak arzû ediyorum. Allahü
teâlânın ilminin bütün mahlûklarla berâber olduğunu ve her şeyi
kaplamış olduğunu, âlimlerin bildirdikleri gibi anlıyorum. Bunun gibi,
Allahü teâlâ bu mahlûklar değildir. Bunlara bitişik, bunlardan ayrı,
bunlarla birlikde, bunlardan uzak, âlemi kaplamış, herşeye sinmiş
olmadığını biliyorum. İnsanların kendilerini ve sıfatlarını ve işlerini
Allahü teâlâ yaratıyor, biliyorum. Onların sıfatlarının, Onun sıfatı ve
onların işlerinin Onun işleri olmadığını anlıyorum. Her işin Onun
kudreti ile yapıldığını, mahlûkların kudretleri ile olmadığını
anlıyorum. Ehl-i sünnet âlimleri de böyle söylemekdedir. Allahü
teâlânın yedi sıfatının var olduğunu ve irâde sıfatının da olduğunu
biliyorum. Kudret sıfatının, bir işi yapmağa ve yapmamağa gücü yetmek
olduğunu iyi anlıyorum. İsterse yapar, istemezse yapmaz demek değildir.
Çünki, istemezse demek, irâde sıfatı yok demekdir. Bu ise olamaz.
Kudreti, felesoflar ve ba’zı tesavvufcular böyle anlamışlardır. Bu
sözleri, Allahü teâlânın mecbûr olmasını gösterir. Onu tabî’at
kanûnları gibi yapmış olurlar. Her şeyi tabî’at yapıyor demelerine
uygun olur. Kazâ ve kader bilgilerini Ehl-i sünnet âlimlerinin
bildirdikleri gibi anlıyorum. Mal sâhibi, mülk sâhibi, kendi malını,
mülkünü dilediği gibi kullanır. İnsanların bir işe uygun yaratılmasını,
ya’nî kâbiliyyet ve isti’dâdı, hiç te’sîrli görmüyorum. Çünki, te’sîr
olursa insanlar mecbûr edilmiş olur. Allahü teâlâ seçer, dilediğini
yapar. Başa gelenleri bildirmek vazîfe olduğu için, saygısızlık olacak
kadar yazdım. Fârisî mısra’ tercemesi:

Köle, kendi haddini bilmelidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
İMÂM-I RABBÂNÎ 8.Mektup
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İMÂM-I RABBÂNÎ 16.Mektup
» İMÂM-I RABBÂNÎ 1,Mektup
» İMÂM-I RABBÂNÎ 17.Mektup
» İMÂM-I RABBÂNÎ 2.Mektup
» İMÂM-I RABBÂNÎ 18.Mektup

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: İslam-i Konular :: Mektûbât-
Buraya geçin: