Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İMÂM-I RABBÂNÎ 16.Mektup

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

İMÂM-I RABBÂNÎ 16.Mektup Empty
MesajKonu: İMÂM-I RABBÂNÎ 16.Mektup   İMÂM-I RABBÂNÎ 16.Mektup I_icon_minitimeSalı Kas. 03, 2009 9:41 pm

ONALTINCI MEKTÛB
Bu mektûb, yine yüksek mürşidine yazılmışdır. Yükselmede ve inmedeki hâlleri bildirmekdedir:

Talebenizin en aşağısı sunar ki, Mevlânâ Alâ’üddîn okşayıcı mektûbunuzu
getirdi. Yazılı olan şeyleri açıklamak için zemân buldukça müsvedde
hâzırladım. O bilgileri temâmlayıcı birkaç şey dahâ düşündük, ama,
bunları yazamadan mektûb yola çıkdı. İnşâİMÂM-I RABBÂNÎ 16.Mektup Allahü
tebâreke ve teâlâ ayrıca yüksek kapınıza sunulur. Şimdi, temize
çekilmiş olan başka bir kitâb gönderildi. Bu kitâb, dostlarımızdan
birkaçının dileği üzerine yazıldı. Bu yolda fâideli olacak nasîhatların
yazılmasını istemişlerdi. Buna göre, çalışacağız demişlerdi. Doğrusu,
eşi olmıyan, çok fâideli bir kitâb oldu. Onu yazdıkdan sonra Resûlullah
“aleyhissalâtü vesselâmü vettehıyye” hazretlerinin, ümmetinin
âlimlerinden birçoğu ile hâzır oldukları anlaşıldı. Bu kitâbı mubârek
eline aldı. Merhameti çok olduğundan, onu öpdü, âlimlere göstererek
(böyle îmân etmek lâzımdır) buyurdular. Bu bilgileri öğrenmekle
şereflenenler nûrlu, herkesden yüksek idiler ve çok kıymetli idiler. O
serverin “aleyhissalâtü vesselâm” karşısında ayakda idiler. Sözü
uzatmıyalım, bu hâli herkese bildirmek için bu fakîre emr buyurdular.
Fârisî mısra’ tercemesi:

Kerîmlerle yapılan işler zor olmaz.

Yüksek huzûrunuzdan ayrıldığım günden beri, gözüm hep yukarıda olduğu
için irşâd makâmına o kadar hevesim kalmadı. Çok zemân oluyor ki, bir
köşeye çekilip, oturmak istiyorum. Benimle oturmak, konuşmak istiyenler
gözüme arslan ve kaplan görünüyor. Herkesden uzaklaşmaya karâr
vermişdim. Fekat istihâre uygun gelmedi. Maksada yaklaşdıran dereceler
sonsuz ise de, çok yukarılara yükselmek oluyor. Götürüyorlar ve
getiriyorlar. Allahü teâlânın dilediği yere kadar götürdüler.
Büyüklerin hepsinin makâmlarından geçirdiler. Fârisî beyt tercemesi:

Bu aşağı aralıkdan bir gül aldılar,
Elden ele, yüksek yere ulaşdırdılar.

Bu arada büyüklerin rûhlarının yardımlarını yazacak olsam çok uzun
sürer. Kısaca bildiriyorum. Zıl makâmlarından geçirdikleri gibi,
bunların aslı olan makâmların hepsinden de geçirdiler. Allahü teâlânın
ihsânlarından hangi birini yazayım. Dilediği kulunu sebebsiz kabûl
ediyor. Vilâyetin çok çeşidlerini, yüksek derecelerini gösterdiler.
Hangi birini yazacağımı bilemiyorum. Zilhicce ayında, derecelerden
indirerek kalbin vilâyeti makâmına kadar getirdiler. Burası,
başkalarını yükseltebilmek ve irşâd etmek makâmıdır. Fekat bu makâm
için dahâ temâmlayıcı ve olgunlaşdırıcı şeyler lâzımdır. Fârisî mısra’
tercemesi:

Buna ne zemân kavuşulur, iş kolay değildir.

Sevilenlerden, istenilenlerden olup, o kadar çok konaklardan geçirdiler
ki, mürîdler, isteyiciler, Nûh aleyhisselâmın ömrü kadar çalışsalar
buna kavuşamazlar. Böyle ilerlemek yalnız istenilenler için olsa gerek.
Mürîdler bu yola adım bile atamazlar. Çünki, efrâdın çıkabilecekleri
makâm, asl olan makâmların başlangıcıdır. Efrâdın çoğu buraya yol
bulamaz bile. Bu, Allahü teâlânın öyle bir ihsânıdır ki, dilediğine
verir. Allahü teâlâ büyük ihsân sâhibidir.

İrşâd ve tekmîl mertebelerinde durup kalmanın sebebi budur. Nûrun
bulunmaması da, gayb karanlığının yayılmasından ileri gelmekdedir.
Başka bir sebeb yokdur. Herkes, kendi hayâllerinden birşeyler söylüyor.
Bunlara kıymet vermemelidir. Fârisî beyt tercemesi:

Âlimi anlamaz câhil, söyler hep kelâm,
Onun için sözü kısa kes, sabr et vesselâm.

Hayâl ile, zân ile söylenen şeyler üzerinde durmak, çok zararlı
olabilir. O kimselere söyleyiniz ki, bu gönlü yaralının hâllerinden
hayâl olan bakışlarını çevirsinler. Bakmak için yer çokdur. Fârisî beyt
tercemesi:

Gayb olmuşum beni aramayın,
Gayb olanlara birşey söylemeyin.

Allahü teâlânın gayretini, gazabını düşünmelidir. Allahü teâlânın
yükseltmek istediği birşeyi aşağı düşürücü şeyler söylemek çok uygunsuz
olur. Allahü teâlâya karşı gelmek olur. Kalb makâmına inmek, hakîkatda
fark, ya’nî ayrılık makâmına inmekdir ki, (İrşâd makâmı)dır. Burada
fark demek, nefsin rûhdan ve rûhun nefsden ayrılması demekdir. Bundan
önce cem’ ve fark makâmlarından anlaşılan şeyler, (Sekr) ya’nî
şü’ûrsuzlukdan idi. Hakkı halkdan ya’nî Allahü teâlâyı mahlûklardan
ayrı görmeğe (Fark makâmı) diyorlar. Bu doğru değildir. Böylece bu rûhu
hak sanıyorlar ve bunun nefsden ayrılmasını görmeğe, Hak teâlânın
mahlûklardan ayrılmasını görmek diyorlar. Sekr hâlinde olanların
edindikleri bilgilerin çoğu böyledir. Çünki, işin doğrusu, orada
bulunmaz. Her iş Allahü teâlânın emri ile olur. Cezbe ve sülûk
sâhiblerinin bilgilerini ve bu iki makâmın ne olduklarını, ayrı bir
kitâb hâlinde uzun yazdım. Yüksek huzûrunuza sunulacakdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
İMÂM-I RABBÂNÎ 16.Mektup
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İMÂM-I RABBÂNÎ 6.Mektup
» İMÂM-I RABBÂNÎ 7.Mektup
» İMÂM-I RABBÂNÎ 8.Mektup
» İMÂM-I RABBÂNÎ 9.Mektup
» İMÂM-I RABBÂNÎ 10.Mektup

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: İslam-i Konular :: Mektûbât-
Buraya geçin: