Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 "cilbab" nedir?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

"cilbab" nedir? Empty
MesajKonu: "cilbab" nedir?   "cilbab" nedir? I_icon_minitimeÇarş. Kas. 04, 2009 3:57 pm

"CİLBAB" NEDİR?

Islâmî kadın elbisesi tipi sözkonusu olunca, günümüzde en çok
tartışılan konulardan biri de, "cilbab" ın ne olduğu konusudur. Biz bu
konuyu en geniş şekliyle araştırıp anlatmayı deneyecegiz. Ta ki, bu
konuda artık tartışma olmasın ve müslümanlar bu doğrultuda bir adım
daha ilerlesinler.

Bilindiği gibi Kur'ân-ı Kerîm'de erkek elbisesi konusunda detaylı
açıklama bulunmadığı halde, kadın kiyafeti konusunda detaylı sayılacak
emir ve yasaklar vardır: Kadınlara zinetlerini ve zinet yerlerini
açmamaları, başörtülerini yakalarını kapatacak biçimde üzerlerine
atmaları, zinetlerini duyurmak için ayaklarını yere vurmamaları,
"cilbablarını" üzerlerine sarkıtmaları ve süslü püslü sokaga
çıkmamaları emredilmiştir ki, bunlar işin teferruatına kadar
belirtilmesi anlamını taşır. Bunlara bir de Resûlullah (sav)
Efendimizin açıklamaları eklenirse. kadın kiyafetinin, üzerinde ne
kadar önemle durulması gerektiğini anlamış oluruz.

Nûr Sûresi'ndeki bir âyette Allah (c.c.): "Kadınlar, başörtülerini,
yakalarını örtecek biçimde başlarına örtsünler" (Nûr (24) 31.) emrini
vermiştir. Bu âyetten daha sonra gelen "Ahzâb" âyeti ile de Allah ""cilbab" nedir? Nokta.Mü'minler'in
kadınlarına da söyle, cilbablarını üzerlerine sarkıtsınlar,
yaklaştırsınlar." (Ahzâb (33) 59.) emrini vermiştir. Işte daha sonra
gelen bu "cilbab" âyeti, önceki ile aynı şeyi anlatmış olmayacağına
göre, birincisinde anlatılan başörtüsüne ilâve bir örtü ve elbise
emrediyor demektir. İşte Islâm bilginleri bu noktadan ve bu âyetin işin
başında anlaşılıp uygulanma biçiminden hareket ederek, "cilbab"
hakkında çeşitli yorum ve tanımlamalar getirmişlerdir. Biz önce onları
görecek, sonra da bir sonuca varmaya çalışacağız.

Tefsirlere ve klasik Arapça sözcüklere baktığımızda, "cilbab" için şu
değişik tanımların yapılmış olduğunu görürüz: Kamîs (üstlük),
kadınların başlarını ve göğüslerini örttükleri ridadan küçük,
başörtüden büyük elbise; milhafe yani çarsaf, milhafeden küçük geniş
elbise, kadının normal elbiselerini örttüğü üst elbise, vücudu baştan
ayağa örten elbise; mikna'a, yani peçe, başörtünün üzerinden örtülen
rida; peştemalve rida, kadının bulüzünün ve başörtüsünün üzerinden
büründüğü çarsaf"cilbab" nedir? Nokta
(Örnek olarak bk. Zâdü'I-mesîr VN/422 ve Sabunî N/382. Bu tanımlar
"cilbâb" kelimesinin pekçok tefsirden çıkarılan tarifinin özetidir.
Öyleki, bunların dışında bir tanımı yok gibidir.) "Cilbab" için
söylenenlerin farklı olanları bunlardan ibarettir.

Görüleceği gibi bu tanımlarda genellikle belirlenen ortak özellik
"cilbab"ın giyilenden çok, bürünülen ve normal giysinin üzerine
atıverilen bir üstlük olduğudur.
Tefsircilerimiz bize cilbab'ın nasıl giyildiğini ve uygulama biçimini de anlatırlar. Meselâ:
Ibnü'1-Cevzî: Başlarını ve yüzlerini örterler.
Ebû Hayyân: "cilbablarını idnâ etsinler" ifadesi, bütün bedenin
örtülmesini anlatır. "Üzerlerine" denmekle de yüzleri kastedilmiştir.
Çünkü Cahiliyyet Döneminde kadınların açık olan yerleri yüzleri idi.

Ebu's-Su'ûd: Kadın cilbabı başına atar, ve kenarını da göğsüne
sarkıtır. Bu âyet; kadınlar herhangi bir sebeple çıkarlarsa, yüzlerini
ve bedenlerini örterler anlamına gelir.
Süddî de: Bir gözleri hariç, bütün yüzlerini kapatırlar, demiştir.
Ibn Kudâme: Cilbab (giyilmeyerek) entari üzerinden kuşanılır.
Ibn Abbas: Kadınlar hür olduklarının bilinmesi için tek gözleri hariç, başlarını ve yüzlerini örterler.

Ibn Şîrîn: Ubeyde es-Sem'ânî'ye cilbabın niteliğini sordum: Bir çarsaf
alıp kuşandı. Başının tamamını kaşlarına kadar örttü. Sol gözünü açık
bırakarak yüzünü de örttü: (İşte cilbab böyle kuşanılır demiş oldu.)
(bk. Zâdü'I-mesîr V/250; Ebu's-suûd VI/81; ibn Kudâme, el-Mugnî I/602;
Ebû Hayyân, el-Bahru'l-muhît V/250; Sabûnî, Ravâyi N/283, 381.)

Elmalılı, âyette geçen: "cilbablarını sarkıtsınlar, yaklaştırsınlar" ifadesini anlattıktan sonra şunları ekler:
"Bu açıklamada da iki şekil vardır: Birisi, kaşlarına kadar başlarını
örttükten sonra, büküp yüzünü de örtmek ve sadece tek bir gözünü açık
bırakmak. (Bizler yetiştiğimiz zaman validelerimizin tesettür
tarzı bu idi.) Ikincisi de, alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra
burnunun üzerinden dolayıp, gözlerinin ikisi de açık kalsa bile,
yüzünün ekserisini ve göğsü tamamen örtmüş bulunmakdır. (1310'da
Istanbul'a geldiğim zaman, Istanbul hanımlarının, bir peçe eklemek ve
elde açık bir şemsiye bulunmak şartıyla tesettür tarzları da bu idi). (Elmalılı, Hak Dinî V/3928.)

Cilbabda renk önemli midir? Ne örtünme âyetleri, ne de onları açıklayan
hadîsler, kadınların, şu, ya da bu renkte cilbab giymeleri gerektiğini
söylememişlerdir. Buna göre kadın ister siyahtan, isterse beyazdan
cilbab edinir.

Ancak ilk müslüman hanımlar ve özellikle de Resûlullah'ın (sav)
dönemindeki sahabî kadınlar cilbabın görev ve esprısını çok iyi
kavradıklarından olacak ki, genellikle siyah rengi tercih etmişlerdir.
Meselâ Ümmü Seleme Annemiz: "Cilbab âyeti indigi zaman, Ensâr kadınları
siyah giysilere büründüklerinden ötürü, başlarında kargalar. varmış
gibi çıktılar" (Cessâs, Ahkâmü'l-Kur'ân NI/372; Sabûnî N/382.)
demiştir.
Şairler de cilbabı hep siyah olarak düşünmüş olacaklar ki, siyah ve koyu renkli konuları cilbaba benzetegelmişlerdir.

Sonra, cilbabın verdiğimiz tariflerinden de anlaşılacağı gibi, cilbabın
asıl görevi kadının zinetlerini örtmesi ve dışarıda kadının
çekiciliğini azaltmasıdır; bunu ise koyu renkler daha güzel yaparlar.
Buna göre; farz ya da vâcip veya sünnet değildir ama, cilbabın koyu
renkten olması daha güzeldir, denebilir.

Bundan olacak ki, büyük Tefsirci Alûsî şunları söyler:
"Sonra bilesiniz ki, bana göre günümüzde ileri düzeyde (müreffeh) hayat
süren bir çok kadının, evlerinden çıkarken, üst elbise olarak
giydikleri örtülerde (cilbab olamayacakları gibi), gösterilmesi
yasaklanan zinetler türündendir. Çünkü bunlar nakışlı desenli ve göz
alıcı giysilerdir. Bana göre erkeklerin, kadınlarına böylece çıkma izni
vermeleri, bundan hoşlanmaları ve kadınlarının yabancı erkekler
arasında bu şekilde dolaşması, gayret, yani övülen kıskanma
azlığındandır. Bu, yaygın bir musibet halini almıştır. Böyle yaygın
musibet haline gelen şeylerden biri de, kadınların,
kayınbiraderlerinden sakınmamaları, kocalarının da buna aldırmamaları,
hattâ çoğu zaman da bunu bizzat kandilerinin emretmeleridir"cilbab" nedir? Nokta. Bütün bunlar Allah'ın Resûlü'nün müsaade etmediği şeylerdir. Lâhavle ve-lâ kuvvete illâ billah"cilbab" nedir? Nokta." (Alûsî, XVNI/146.)

Bütün söylenenleri gözönünde bulundurduğumuzda, sonuç olarak cilbab için şunlar söylenebilir:

1. Cilbab, kadının evinden çıktığında başörtüsünün de üzerinden büründüğü bir dış elbisesi ve üstlüktür.

2. Cilbab'in bütün vücudu örtmesi, genellikle en uygun model olarak
görülmüştür. En azı, yakaları örtecek kadar büyük bir başörtüsü
olmasıdır.

3. Cilbab'ın asıl fonksiyonu, kadının vücut hatlarını ve süsünü örtmek
suretiyle, bakanlara iffetli ve namuslu bir kadın olduğunu
hatırlatmasıdır.

4. Cilbab'da renk emredilmiş olmamakla beraber, siyah ya da koyu renkli olması daha makbuldur.

5. Yurdumuzda giyilen kadın giysisi modellerinden cilbabın târifine en
uygun olanı, çarşaf ve Doğu'daki "ihram"dir. Atkı ve omuzlarla beraber
belden yukarısını örten geniş başörtüler ve Karadeniz Bölgesinin
mendilleri de bazı tariflere göre cilbab sayılabilir.

6. Çünkü cilbab, atılan, sarkıtılan ve bürünülen bir giysi olarak tanımlanmış ve uygulanmıştır.

7. Kara çarsaf iyi bir cilbab olmakla beraber, cilbab sadece kara
çarşaftır, demek yanlıştır. Koyu renkli ve vücut hatlarını belli
etmeyecek kadar geniş abaye gibi pardesüler de bele ve göğüslere kadar
sarkan koyu bir başörtüsü ile birlikte "cilbab" sayılabilir. Cilbabin
ilk uygulamalarından anlaşılan sekle göre kolsuz ve bürünülen bir
elbise olduğu görülürse de böyle olması zorunda değildir.

Kadın Elbisesinde Aranan Özellikler

Islâm bilginleri kadının avreti ve elbisesi ile ilgili olan bütün âyet
ve hadisleri gözönünde bulundurarak kadın elbisesi için aşağıdaki
özelliklerin şart olduğunu belirlemişlerdir:

l. "Cilbab" âyetinde anlatılan biçimde bütün bedeni örten bir elbise
olmalıdır: Bundan sadece, fitne olmadığı zamanlarda eller ve yüz
istisna edilebilir.

2. Ince ve şeffaf olmamalıdır: Çünkü giyinmekten maksat, bedeni
göstermemektir. Halbuki seffaf bir elbise vücudu gösterir, hattâ bazan
daha câzip hale getirir. Dolayısı ile bu tür bir elbise giyen bayan
"zinet yerlerini göstermesinler" emrine uymuş olmaz. Resûlullah (sav)
Efendimiz, ince bir elbise ile yanına giren baldızı Esma dan yüzünü
çevirmiştir. (Ebû Dâvûd.) Âişe annemiz, ince bir başörtüsü ile gördüğü
Abdurrahman kızı Hafsâ'nın başörtüsünü yırtmış ve ona kalın bir başörtü
örtmüştür. (Ibn Sa'd, Tabakât VllI/71-72; Muvatta' Lebs 6.) O zamanın
imkânları ve kalın iplikleriyle örülen kumaşlar ince sayılabileceğine
göre, günümüzde özellikle ilgi çekmek için yapılan şeffaf bezlerin
durumu daha iyi anlaşılır.

3. Dar olup, vücut hatlarını belli etmemelidir: Dar elbise giyen kadını
Resûlullah Efendimiz çıplak saymış ve cehennemlik olduğunu
bildirmiştir. (el-Câmiu's-sağîr 332.) Yine Efendimiz (s.a.v) bazı
"giyen çıplak" kadınlardan söz etmiş ve bunların Allah'ın lânetine
ugrayacaklarını ve Cehenneme gireceklerini bildirmiştir. "Giyen çıplak"
terimini Şerahsî:"Ince elbiseler giydiklerinden dolayı çıplak gibi olan
kadınlardır", diye açıklamıştır. (Serahsî, Mebsût VNI/155.)

Hz. Ömer Halife iken halka dağıttığı bir çeşit elbisenin, vücut
hatlarını belli edeceği için kadınlara giydirilmemesini
emretmiştir.(Beyhakî N/234-35; Serahsî, Mebsût X/155.)
Kadının vücut hatlarını dışarı vuran elbiseye bakmak o uzuvlara bakmak sayılmıştır.
Ibn Âbidin; "Kim bir kadını arkadan hayâle dalar ve kemiklerinin şekli
belirecek derecede elbisesini görürse, Cennetin kokusunu duyamaz"
hadisini delil tutarak, uzuvların şeklini belli eden elbise, kalın olsa
ve cildi göstermese bile yasaktır, demiştir. (Ibn Âbidîn.)

4. Kokusunu yabancılar duymamalıdır: Yerinde de gördüğümüz gibi, Allah
Resûlü Efendimiz, (sav) kokuyu çok övmek ve tavsiye etmekle beraber,
başkalarının duyacağı şekilde koku sürünüp çıkan kadının zina etmiş
gibi günah alacağını bildirmiştir. Koku sürünüp camiye giden kadının
namazının kabul olunmayacağını haber vermiştir. (Ebû Dâvûd, teraccul 7;
Tirmizî, edep 35; Nesaî, zîne35; Dârimî, isti'zân 18.)

5. Erkek elbisesine benzememelidir: Allah Resûlü Efendimiz,
(sav)"erkeğe benzeyen kadına ve kadına benzeyen erkeğe Allah lânet
etsin" buyurmuş ve böyle olanları evlerinize sokmayın, diye emir
vermiştir. (Buhârî, Libas 62; Ebû Dâvûd, edep 53; Tirmizî, edep 34. )
Modern tıp da bu tür görünümlerin dengesizlik olduğunu ve gerek giyim
kuşamda, gerekse tuvaletinde karşı cinse benzeme eğilimini
"homoseksüellik"le açıklayarak, "seksüel stimulus bozuklukları"
türünden değerlendirmesi, bu maddenin anlaşılması için çok ilginçtir.
(Ayhan Songar, Psıkıyatri, Psikoloji ve Ruh Hastalıkları.)

6. Elbisenin kendisi de süslü olmamalıdır: Çünkü kadınların yabancılara
zinetlerini göstermeleri âyetle yasaklanmıştır. Allah Resûlü kendisine
bîat eden kadınlardan, cahiliyye kadınları gibi, zinetlerini göstererek
çıkmamaları üzere bîat almıştır. (Taberî I/79; Heysemî, Mecma'ur-zevâid
VI/42.) Kadının yabancıya göstermediği elbisesi istediği kadar süslü
olabilir.

7. Gayrı müslimlerin özel elbiselerine benzememelidir: Çünkü Efendimiz:
"Kim hangi millete benzerse ondandır" (Ebû Dâvûd, libâs 4; Müsned N/50;
Benzer bir hadîs için bk. Tirmizî, isti'zân 7.) buyurmuş ve
müslümanları devamlı, başkalarından ayrı olmaya çağırmıştır.

8. Üzerinde Kur'ân-ı Kerîm âyetleri işlenmiş olmamalıdır. (bk. Kal'acî, Mevsû'atü-fıkh-ı Ibrahim en-Nehaî N/590-91. )

9. Ayakkabılar dikkat çekilecek derecede ses çıkaracak türden olmamalıdır. Allah (c.c.); ""cilbab" nedir? Nokta. Gizlediklerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar"cilbab" nedir? Nokta" (Nûr (24) 31.) buyurmuştur.
Kadın süslü püslü elbiselerini namahremi olmadığı yerde, evinde, kocasının yanında giyecektir.
Islâm sanıldığı gibi kadının süslenmesini ve güzel giyinmesini
yasaklamamış, tersine izin vermiştir. Hattâ altın ve ipek gibi değerli
takı ve kumaşları erkeğe yasaklarken kadınlara serbest etmiştir. Çünkü
kadınlar tabiaten süslenmeye eğilimlidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
"cilbab" nedir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ya RasülALLAH! Bana "ümmetim"diye bakar mısın?
» Ey "ALLAH korusun!" diyen, ciddi misin sen?
» "Cenab" kelimesi ne anlama gelmektedir?
» Kalbin En İnce Telinden "Merhamet"
» Peygamberimizin (a.s.m.) son sözü, "namaz" oldu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Hanımlara Özel :: İslamda Tesettür ve Başörtüsü-
Buraya geçin: