Zehra Admin
Mesaj Sayısı : 724 Kayıt tarihi : 31/10/09 Yaş : 33 Nerden : Almanya
| Konu: Tevhid’in Kapsamı Perş. Kas. 05, 2009 11:50 pm | |
| Bilindiği gibi’Tevhid’ veya ‘İslâm Dini’, Tevhid Kelimesi veya Şehâdet Kelimesi ile özetlenmiştir. Bu yüzden kim bu iki cümleyi inanarak söylerse mü’min olur. Bu iki cümle, İslâmın bütün iman ve ibadet ilkelerini içerisine almaktadır. Mu’min, bu iki cümleden birini söylediği zaman, bütün benliği ile Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz.Muhammed’in getirdiği dinin Hakk din olduğuna tanıklık (şahitlik) eder. Her iki cümle de ayrı ayrı İslâmın ve buna inanmayı ifade etmenin özetidir. Unutmamak gerekir ki, İslâm yalnızca bu cümleleri ‘dil’ ile tekrar etmek değildir. Bunlar İslâma giriş ve İslâma girdikten sonra İslâma ait ne varsa hepsini peşinen kabul etme duyurusudur. Mü’min, bunları söyleyerek seçtiği dini ve bunun her türlü ilkesini, prensibini kabul ettiğini ortaya koymuş olur. Mü’min, niçin Tevhid Kelimesini söylediğinin farkındadır. Bu sözün yalnızca iki gerçeği haber veren bir şey olmadığını bilir. Bu sözü söylerken neyi kabul ettiğini, neyi reddettiğini anlar. Bütün kalbiyle inanır, bunu diliyle ilan eder ve inandığı şeyin gereğini yapar. Tevhid veya Şehâdet Kelimesi iki hüküm cümlesidir. Birinci bölümde önce ‘lâ ilâhe’-ilâh yoktur, sonra da ‘Allah vardır’, yaygın söyleyişle ‘Allah’tan başka ilâh-tanrı yoktur’ denilir. Dikkat edilirse inanmanın ilk şartı, bütün ilâhları-tanrıları, ilâh-tanrı düşüncelerini, ilâha-tanrıya benzetilen her şeyi kafadan ve gönülden silmek, sonra da tek Allah inancını kabul etmektir. Önce ‘nefy-yani reddetme’, sonra da ‘tasdik-yani kabul etme’ söz konusudur. Islâm açısından son derece önemli bir durumdur bu. Çünkü İslâmın üzerinde durduğu en önemli mesele, Tevhid inancıdır. İnsanlar öncelikli olarak bu inancı benimsemekten sorumludurlar. ‘Tevhid’ yaratılışın ve var olmanın en önemli olayıdır. Kur’an’ın üzerinde en çok durduğu konu da budur. Hz.Muhammed (s.a.s.)’in mesajı, Kur’an’ın öncelikli konusu, insanların şirk dinlerini terkederek, Tevhid dinini benimsemeleridir. Bu hem fıtrata (yaratılışa) uygun bir seçimdir, hem evrendeki teslimiyete katılmadır, hem de dünya ve Ahiret kurtuluşudur. İslâmın bütün yükümlülükleri, bütün prensipleri, emir ve yasakları; gönüllerine Tevhid inancı girmiş ‘muvahhidler’ tarafından hakkıyla yerine getirilir. İnsanlık ailesinin en öncelikli faaliyeti ve meselesi ‘Tevhid’ ile şirk arasındaki seçimdir. Kendi özgür iradesi elinde bulunan insan, Tevhid ile şirk arasında kendi isteği ile bir seçim yapacaktır. Yaptığı seçimin, yani seçtiği hayat tarzının sonucuna da kendisi katlanacaktır. Tevhid veya Şehâdet kelimesinin ikinci kısmı, Hz.Muhammed’in Allah’ın rasûlü (elçisi) olduğunu kabul ve ilân etmektir. Bunun anlamı da yalnızca ‘O, Allah tarafından gönderilmiş bir elçidir’ demek değildir elbette. O’nu Allah’ın son rasûlü tanıdıktan sonra, O’nunla gönderilenleri, O’nun tebliğ ettiklerini, O’nun dediklerinin doğru olduğunu da kabul etmek demektir. Aynı zamanda O’nun anlatıp gösterdiği yaşama biçimini seçmek, O’nun tebliğ ettiği ilâhí şeriati hayat prensibi haline getirmek anlamına da gelmektedir. Rabbimiz (cc) hükümlerini ve kullarından istediklerini rasûlleri aracılığıyla insanlara bildirmiştir. Tevhid veya Şehâdet Kelimesini söyleyenler, Allah’ın hükümlerini kabul edenler ve onları hayatlarına uygulamaya karar verenlerdir. Tevhid Kelimesi Islâmın giriş kapısıdır desek yanlış olmaz. Ancak bu kapıdan içeri girenler, içeride olan her bir ilkeyi, her bir iman esasını, her bir kulluk şartını kabul etmiş ve pratik hayatta uygulamaya söz vermiş demektir.[1] Hüseyin K. Ece, İslâm’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 718-719. | |
|