Ravza Gülüm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Empty
MesajKonu: Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri   Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri I_icon_minitimeSalı Kas. 03, 2009 6:28 pm

1- Güneş dürüldüğü zaman
2- Yıldızlar kararıp dağıldığı zaman
3- Dağlar sökülüp dağıldığı zaman
4- Gebeliğinin onuncu ayındaki develer kendi haline bırakıldığı zaman
5- Yabani hayvanlar bir araya toplandığı zaman
6- Denizler kaynatıldığı zaman
7- Nefisler çiftleştiği zaman
8- Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kıza;
9- "Hangi suçtan ötürü gömüldü?" diye
10- Siciller açılıp yayıldığı zaman
11- Gök kubbe yıkıldığı zaman
12- Cehennem kızıştırıldığı zaman
13- Cennet yaklaştırıldığı zaman
14- Herkes ne getirdiğini öğrenecektir.


İşte
bu, alışılagelen herşeyin bütünü ile değişiminin sergilenmesidir.
Varlığı kuşatan kapsamlı alt üst oluşun tablosudur. Bu değişim gökteki
ve yerdeki tüm cansız varlıkları kuşattığı gibi insanlardan uzak
yaşayan yırtıcı hayvanları da onlarla yaşayan evcil hayvanları da içine
almakta, bütün insanların gönüllerine ve ruhlarına ulaşmakta ve tüm
işlerin düzenine el atmaktadır. Öyle ki bu inkılap esnasında gizli olan
herşey açığa çıkmakta, bilinmeyen herşey anlaşılıp bilinmekte, sorgu ve
ayrılma yerinde her insan daha önceden hazırladığı azığının ve
mahsulünün önünde durmaktadır. Etrafındaki herşey kasırgaya tutulmuş,
herşey baştan sona alt üst olmuş değişmiştir.
Büyük çaplı bu evrensel olaylar bütünü gösteriyor ki alıştığımız bu
kainat güzel uyumu, ölçülü hareketi, değişmez oranlamaları, sağlam
yapısı, güç ve ustalıkla bina edilen bu evrenin, evet bütün bu
özellikleri ile bu evrenin, nizamının, düzeninin bağı çözülecek.
Parçaları etrafa saçılıp yayılacak. Kendisini ayakta tutan şu anki
sıfatları ve özellikleri kaybolacak. Belirlenmiş eceline doğru gidip
sona erecektir. Bütün yaratıklar orada başka bir şekil alacaktır.
Evren, başka evren; hayat başka bir hayat olacaktır. Gerçekten bu
Alışılan evrenin gerçeklerinden bambaşka olacaktır.
İşte surenin kalblere ve vicdanlara yerleştirmeyi amaçladığı gerçekte
budur. Ta ki insan ne kadar değişmez gibi görünseler de bu geçici
görüntülere gönlünü kaptırmasın ve onlardan kopabilsin. Değişmeyen
hakikate bağlanabilsin, her şeyin ve her olayın değişip yıkıma uğradığı
sırada değişmeyen ve yıkılmayan Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah
gerçeğine bağlanabilsin. Gözler önündeki bu evrende bilinen ve Alışılan
ölçüler içinde hareket ederken, hiçbir zaman yer, görüş ve duyuşla
sınırlanmayan mutlak gerçeğe doğru uzanabilsin. Hiçbir şart ve hiçbir
sınırla sınırlı olmayan temel gerçeğe bağlansın, görüntülere ve
şekillere değil.
İşte bu, korkunç değişim sahnelerini gözden geçiren gönüllere yerleştirilmek istenen genel duygudur.
Bütün bu varlıklara ilişkin olaylar ve değişimlerin gerçek mahiyetine gelince bunların gerçek bilgisi Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah
katındadır. Şu anda onları, duygularımızın ve düşüncelerimizin
Alışılagelen sınırlı çerçevesi ile anlamamız mümkün değildir. Çünkü
bunlar, gücümüzü aşan gerçeklerdir. Bu değişimler, Alıştığımız
değişimlerden çok büyüktür. Sarsıcı, yıkıcı bu depremler, yerin
sarsılmasına benzemez. Yerin içinde bir volkanın patlamasına veya yere
küçük bir meteorun düşmesi veya yıldırım çarpmasına benzemez.
insanların bildiği en büyük su baskını Nuh tufanı idi. Şahit olduğu
evrensel olayların en büyüğü ise yüz milyonlarca mil uzakta bulunan
güneşte küçük patlamaların meydana gelmesidir.
Bütün bunları kıyamet gününde meydana gelecek olan dehşet verici ve
kuşatıcı değişimle karşılaştırdığımızda onlar çocuk oyuncağı gibi
kalacaktır!! Bu varlıklarda meydana gelecek değişim gerçek boyutlarını
anlama ve kavrama imkanımız olmadığına göre günümüzde bu gerçeği
anlamamızı, zihnimize yaklaştıracak bu dünya hayatında Alıştığımız
ölçülere ve değerlere başvurmaktan başka çaremiz kalmamaktadır.
Güneşin dürülmesi, onun soğuması, alevlerinin sönmesi şu anda
etrafındaki uzaya binlerce mil uzaklıktaki varlıklara gönderdiği
ışığının ve ışınlarının sönmesi anlamına gelebilir. Nitekim bu hal
güneş tutulması sırasında rasathanelerden rahatlıkla
gözlenebilmektedir. On ikibin dereceye ulaşan kızgın sıcaklığın etkisi
ile birbirinden bağımsız halde bulunan gazlarının yer küresinin kabuğu
gibi bir kabuk bağlayarak soğuması ve donması, etrafa ışık ve ışın
gönderemez hale dönüşmesi anlamına gelebilir. Şu anda güneşin
sıcaklığı, orada bulunan tüm maddeleri alevlenen gazlara
dönüştürülebilir.
Böyle olabilir, başka bir şekilde de olabilir. Ama bu "nasıl olacak,
meydana gelmesine sebep olacak faktörler nelerdir?" konusu ise sadece Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın bileceği bir iştir.
Yıldızların dökülmesi, onları bağlayan düzenin çözülmesi, ateşlerinin
sönmesi ve ışıklarının kararması anlamına gelebilir. Bu olayın
dokunacağı yıldızların hangisi olduğunu Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah
daha iyi bilir. Bunlar bizim güneş sistemimize yakın olan bir grup
yıldızlar mıdır, yoksa içinde bulunduğumuz galaksideki yüz milyonlarca
yıldızlar mıdır, yoksa sayılarını ve yerlerini Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'tan
başka kimsenin bilemediği tüm yıldızlar mıdır? Rasathanelerimizdeki
cihazlarımızla gördüğümüz galaksilerin ve boşlukların ötesinde sayısını
ve sonunu bilemediğimiz nice galaksiler ve boşluklar bulunmaktadır.
Orada da dökülmenin kendisine dokunacağı yıldızlar sözkonusu
edilebilir. Nitekim Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'tan başkasının gerçek mahiyetini bilemediği bu doğru haber de aynı gerçeğe parmak basmaktadır.
Dağların yürütülmesi, onların kökünden sökülmeleri, atılmaları ve
havaya savrulmaları anlamına gelebilir. Nitekim başka bir surede şöyle
denmektedir: "Ey Muhammed! Sana dağlara ilişkin soru soruyorlar. De ki:
`Rabbim onları yerlerinden ufalayıp savurur."(Taha 105) "Dağlar
ufalandıkça ufalanıp ta toz duman haline geldiği zaman." (Vakıa 5)
"Dağlar yürütülüp, serap oldukları zaman." (Nebe 20) Bu ayetlerin hepsi
dağlara isabet edecek olan olaya işaret etmektedir. Bu olay dağların
sağlamlığını, köklülüğünü, kenetlenmelerini ve karanlığını alıp
götürecektir. Bu olayın başı yere isabet edecek olan ve Kur'an'ın
kendisinden şu şekilde söz ettiği sarsıntı ve deprem olabilir. "Yer
dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı ve içindeki ağırlıklarını dışarıya
çıkardığı zaman." (Zilzal 1-2) Bunların hepsi o uzun günde meydana
gelecek olaylardır.
"Develer gebeliğinin onuncu ayındaki kendi haline bırakıldığı zaman"
Ayette geçen "işar" kelimesi gebeliğinin onuncu ayına girmiş dişi deve
demektir. Bu o dönemde Arapların sahip olduğu en güzel ve en değerli
hayvandı. Ve bu halde o develerin en pahalısıydı. Zira bu durumda süt
ve yavru vermek üzere idi. Yararı yakındı. İşte bu korkunç olayların
meydana geleceği günde bu develer dahi önemsenmez, salıverilir, hiçbir
değerleri kalmaz ve hiç kimse onlarla ilgilenmez.
Bu ayetle ilk olarak muhatab olan Arap burada sözü edilen deveyi
hayatta eşine rastlanmadığı bir musibete uğramadan salıvermez ve ondan
elini çekmezdi!
"Yabani hayvanlar bir araya toplandığı zaman."
Bu yabani ve ürkek hayvanları bile meydana gelen olaylar korkutmuş ve
ürkütmüştür. Hepsi bir araya gelip birbirinin yanına sokulmuştur.
Dağların ve vadilerin arasında yayılmışken korkudan bir araya
gelmişler. Birbirlerinden kaynaklanan korkularını unutmuşlar ve yırtıcı
özelliklerini yitirmişlerdir. Şaşkın bir halde önlerine geldikleri
şekilde kaçışıyorlardı. Alışageldikleri şekilde inlerine ve yuvalarına
sığınmıyorlar, yırtıcı özelliklerinin gereğini yapıp da avlarının
peşinden gitmiyorlar. Bu korku ve dehşet sözkonusu hayvanların
karakterlerini ve özelliklerini dahi Alıp götürmüştür! Bu durumda
insanlar o çetin korku gününde ne yaparlar acaba?!

DENİZLERİN KAYNAMASI

Denizlerin kaynatılmasına gelince, bu onların sularla dolması anlamına
gelebilir. Bu sular, yerin ilk oluşumuna ve kabuğunun soğumasına eşlik
ettiği ileri sürülen taşkınlara benzer büyük taşkınlardan meydana
gelebilir. Nitekim Naziat suresinde bunlardan söz etmiştik. Bu sular
aralarındaki engellerin kalkmasına yol açacak depremlerin ve volkan
patlamalarının sonucunda onların birbirleri
ne girmesi ile de gerçekleşebilir. Kaynamaların ve patlamaların
anlamına da gelebilir. Nitekim başka bir surede deniyor ki: "Denizler
patladığı zaman," (İntifar 3) Yani bu onun elementlerinin patlaması ve
ondaki hidrojen ve oksijenin birbirinden ayrılmasıdır. Ya da atomun
patladığı gibi denizin tüm atomlarının patlamasıdır. Hiç şüphesiz
atomların patlaması daha korkunçtur. Denizin kaynatılması, bunlardan
başka bir şekilde de olabilir. Bu meydana geldiğinde boyutları tasavvur
dahi edilemeyecek büyüklükte korkunç ateşler, denizlerden yükselmeye
başlar. Çünkü atom ve hidrojen bombasından belli sayıdaki birkaç atomun
patlamasının ne korkunç olaylara yol açtığını bütün dünya bilmektedir.
Denizin atomları bu şekilde veya başka bir şekilde patladıkları zaman
insanın gücü bu korkunç olayı düşünmekten aciz olur. Bu geniş, uçsuz
bucaksız denizlerden yükselen korkunç cehennemi insan zihninde tasavvur
bile edemez!
Nefislerin çiftleşmesi ise, insanların tekrar yaratılmasından sonra
ruhlarının ve bedenlerinin birleşmeleri anlamına gelebilir. Aynı
cinsten olan bütün ruhlar grubunun grup halinde bir bütün içine
yerleşmesi de olabilir. Nitekim başka bir surede deniliyor ki: "Siz de
üç çift olduğunuz zaman." (Vakıa 7) Yani üç sınıfa ayrıldığınız zaman.
Bu üç sınıf da yaklaştırılmış olanlar, sağda kalanlar ve solda
kalanlardır. Nefislerin çiftleştirilmesi aynı türden kümelenmeler
şeklinde olabilir.

KADININ ONURLANDIRILMASI

"Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kız hangi günahı yüzünden öldürüldü? diye."
Cahiliye döneminde insanlığın vicdan düzeyi alçaldığından kız
çocuklarını utanma veya fakirlik korkusu ile diri diri toprağa gömme
geleneği yaygınlaşmıştı. Kur'an bu gelenekten söz ederken cahiliyenin
bu iğrenç yüzüne ışık tutmaktadır. islam Arapları cahiliyenin
alçaklığından kurtarmak amacı ile geldiği gibi bütün insanlığı da
kurtarmaya gelmiştir. Yüce Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah
bu geleneğe ilişkin olarak buyuruyor ki: "Onlardan birine kız çocuğu
olduğu müjdesi verildiğinde üzüntüden yüzü simsiyah kesilir. Aldığı
kara haberden dolayı tanıdıklarına görünmekten kaçınır. Aşağılanmaya
katlanarak onu Alıkoysun mu, yoksa toprağa mı gömsün diye düşünür.
Baksana ne kötü hüküm veriyorlar." (Nahl 58-59)
Diğer bir surede buyuruyor ki: "Ama onlardan birine Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'a
isnat ettikleri kız çocuklarının müjdesi geldiğinde üzüntüden dolayı
yüzü simsiyah kesilir demek süs ve nimet içinde yetişen ve savaşta
fazla bir etkisi olmayan olanı Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'a yakıştırıyorsunuz öyle mi?" (Zuhruf 17)
Üçüncü bir yerde buyuruyor ki: "Yoksulluk kaygısı ile çocuklarınızı
öldürmeyin. Onların da sizin de rızkınızı veren biziz. Onları öldürmek
ağır bir suçtur." (İsra 31)
Toprağa gömme olayı, acımasız bir şekilde gerçekleşiyordu. Çünkü kız
çocuğu diri olarak gömülüyordu. Bu konuda onlar hayli ileri metodlar
geliştirmişlerdi! Onlardan bazıları kız çocuğu olduğu zaman altı yaşına
kadar kendisine dokunulmazdı. Sonra annesine derdi ki; "Kızın üstünü
bayı yıka, güzel elbiselerini ve süslerini tak. Onu anneannesine
götüreceğim." Kızı Alır daha önce çölde kazdığı çukurun yanına götürür.
Kuyunun yanına vardıklarında kuyunun içine bak der, sonra onu birden
içine iterdi ve üzerine toprak doldururdu. Bazıları ise doğum sırasında
sancılar gelmeye başladığında onun annesini, kazılmış bir çukurun
yanına götürürlerdi. Doğan çocuk kız ise hemen oraya atılır ve hemen
üzerine toprak atılırdı. Erkek olursa Alıp eve getirirlerdi. Bazıları
ise kız çocuğunu öldürmemeye niyet eder, her türlü eziyete maruz
bırakır, hayvan otlatacak yaşa geldiğinde yünden veya kıldan yapılmış
bir aba giydirerek yaylaya gönderir, develerini yaydırırdı.
Kızlarını öldürmeyen ve onları çobanlığa da göndermeyenler ona kötülük
ve eziyetin tadını başka şekillerde tattırırlardı. Bu kız evlenip
kocası öldüğünde, kocasının en yakını onun üzerine elbisesini atardı.
Bu hareketin anlamı, insanların onunla evlenmelerini engellemekti.
Ondan sonra hoşuna giderse onunla evlenirdi. Onun isteğine ve iradesine
danışılmazdı. Eğer hoşuna gitmezse ölünceye kadar onu bekletir mirasını
Alırdı. Bu durumlarda kadın fidye vererek kendisini kurtarma çarelerine
de başvurabiliyordu. Bazıları ise kadını boşar ve istediği adamdan
başkası ile evlenmemesini şart koşardı. Yoksa evlendiği sırada mehrin
hepsini geri alacağını söylerdi. Bazıları ise kocası öldüğünde eşini,
küçük bir çocukları için bekletirler, çocuk büyüyünce onu Alırdı. Bazı
adamların evinde yetişen yetim kız çocukları olurdu. Onlar hakkında bu
adam söz sahibi idi. Onu evlenmekten alıkoyardı. Ya karısı ölüp kendisi
onunla evlenirdi veya güzelliğine veya malına göz koyduğu için küçük
oğlu ile evlendirir veya karısı öldüğünde onunla evlenirim düşüncesi
ile bu yetim kızı evlenmekten alıkoyardı.
İşte cahiliyenin çeşitli açılardan kadına bakış açısı buydu. Ta ki
islam gelinceye kadar. islam bu gelenekleri şiddetli şekilde çirkin
bulup mahkum etti. Kız çocuklarını öldürmeye son verdi ve bu işi sert
biçimde reddetti. Bu konuyu kıyamet gününde kendisinden sorguya
çekilecek meseleler arasına soktu. Böyle evrensel yıkımların,
yıkılışların dehşetini dile getirirken bu büyüklükte olaylardan biri
imiş gibi onu da dile getirmekte ve şöyle demektedir: "Ve sorulduğu
zaman diri diri toprağa gömülen kıza; hangi suçtan ötürü gömüldü?'
diye" Peki onu gömen adamın hali nice olacaktır?!
Cahili bir ortamda kadının, onur ve şeref kazanması mümkün değildi. Tüm
insanlığın onurlandırıldığını ve kadını ile erkeği ile her insana saygı
duyulmasını isteyen Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın şeriatı ve sistemi olmasa idi, kadın o halde kalacaktı. İslam her insana yüce ve ulu Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın
ruhundan bir soluk taşıdığı için değer kazandırmıştır. İşte kadının
şerefi de bu kaynaktan geliyordu. Yani islamın getirdiği değerden.
Yoksa çevrenin herhangi bir faktöründen değil.
Yerden değil gökten gelen değerlerle desteklenip insanın doğuşu kadında
gerçekleştiğinde, şeref, haysiyet ve itibar elde etti. Kadının değerini
ve kıymetini artık aileye karşı sorumluluklarını ve maddi kazanç
sağlamasını ölçü alarak değerlendirmek ve onu bu konudaki zayıflığı
yüzünden değersiz saymak sözkonusu değildi. Çünkü bu göğün
değerlerinden değildi ve göğün ölçüsünde bir ayrılığı yoktu. Asıl
önemli olan insanın Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'a bağlı olan onurlu ruhu idi ve bu konuda kadın ile erkek aynı idi.
Bu dinin Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah
tarafından gönderildiğini ve peygamberin getirdiği sistemin vahiy
yoluyla ona bildirildiğini ispat etmek gerekirse kadının konumunda
meydana gelen bu değişiklik, onun şaşmaz delilleri arasında
sayılmalıdır. Çünkü o zaman kadının bu kadar onurlandırılacağını
gösteren bir tek işarete dahi rastlanmıyordu. Çevreye hükmeden
faktörlerin hiçbiri özellikle iktisadi şartlar buna hiç müsait değildi.
Eğer ilahi sistem yeryüzünün tüm etkenlerinden, özellikle cahili çevre
şartlarından bağımsız bir şekilde bu gelişmeyi sağlasaydı kadının hali
öyle devam edecekti. islam kadının konumunu yeniden belirledi. Kadının
bu konumu katıksız semavi değerlerle ve katıksız semavi ölçülerle
ilgili idi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Empty
MesajKonu: Geri: Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri   Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri I_icon_minitimeSalı Kas. 03, 2009 8:56 pm

AMEL DEFTERLERİ

"Siciller açılıp yayıldığı zaman."
Bu defterler amel defterleridir. Onların yayılması, açılmaları ve
okunmaları gizli kapalı hiçbir şeylerinin kalmaması anlamına gelir. Bu
açıklık insanlara daha ağır ve daha zor gelmektedir. Örtülü, kirli nice
işler vardır ki bizzat onu işleyen kişilerin onları hatırlamaları dahi
kendilerini utandırır. Onların açıklanması halinde titrer. Onların
açıklanmasından endişe eder ve onlar karşısında erir! İşte bütün bu
gizli kapalı işler o günde yayılacak ve göz önüne serilecektir!
Bu yayılma ve açıklama kıyamet günündeki korku türlerinden biridir.
Ayrıca değişimin önemli özelliklerinden biridir. Öyle ki saklı olan
ortaya çıkıyor, gizli olan açıklanıyor ve gönüllerde gizli olan
dışarıya vuruluyor.
Gönüllerdeki gizliliğin ortaya çıkarılmasının karşısında onun gibi bir
sahne evrende de yer Alıyor. "Gök kubbe yıkıldığı zaman." Bu kelimenin
ilk çağrıştırdığı şey başımızın üzerinde bulunan şu yüksek kubbedir.
Ayette geçen "kuşitat" kavramı göğün yok olması demektir. "bu, nasıl
meydana gelir, hangi yolla olur" bu konuda kesin bir şeye ulaşma imkanı
yoktur. Ama biz şöyle düşünebiliriz. Bugünkü evrensel şartları
değiştiren herhangi bir sebep sonucu insan başını kaldırıp baktığında
üstündeki kubbeyi göremeyecektir Çünkü bunu sağlayacak şartlar
değişecektir. İşte bu kadarlık bir yorumda yeter.
Bu korkunç ve müthiş günün sahnelenmesine ilişkin son adımda geliyor:
"Cehennem kızıştırıldığı zaman ve cennet yaklaştırıldığı zaman."
Yani cehennem yakılıp kızıştırıldığında, alevleri, ateşi ve sıcaklığı arttırıldığı zamanFizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Nokta. Cehennem "nerede nasıl yakılır, nasıl kızdırılır ne ile yakılır?" Bu konuda hiçbir bilgimiz yoktur. Sadece Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın
şu sözü hariç: "Onun yakıtı in-sanlar ve taşlardır." (Bakara 24) Bu ise
cehennemlikler oraya atıldıktan sonradır. Ondan önce ise onun nasıl
olduğunu ve yakıtının ne olduğunu sadece Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah bilir!
Bu sırada cennet yaklaştırılacak. Kendilerine cennet vaadedilenlere
görünmeye başlayacak, oraya girmenin kolaylığı, içine dalmanın
basitliği ortaya çıkacaktır. Çünkü cennet artık yaklaştırılmış, yakına
getirilmiş ve hazırlanmıştır. Sözcük cennetin sanki yavaş yavaş kayıp
geldiğini veya ayakların ona doğru kaydığını ifade eder gibidir.
Kainat sisteminde canlıların ve cansızların durumlarında bütün bu
korkunç olaylar meydana geldiği sırada herkesin yaptığı işler ve bugün
için yaptığı hazırlık hakkında şüphesi kalmaz. Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın huzuruna ne ile geldiği ve hesap için ne hazırladığını çok iyi bilir.
"Herkes ne getirdiğini görecektir."
Her insan bu korkunç günde ne getirdiğini, neyin lehinde, neyin
aleyhinde olduğunu bilir. Bu korkuyu kendisini kuşatıp üzerini bürüdüğü
zaman bilir, öğrenir. Fakat önceden hazırladığı şeylerin hiçbirini
değiştiremez. Ne onları arttırabilir ne de eksiltebilir. Öğrenir fakat
artık o Alıştığı, hayatında ve düşüncesinde beraber olduğu her şeyden
ayrılmıştır. Kendi dünyasından ayrılmış, dünyası kendisinden kopmuştur
artık. Herşey değişmiş, herşey başkalaşmıştır. Değişmeyen ve
başkalaşmayan Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın yüce yüzü dışında hiçbir şey kalmamıştır. Gönüllerin Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın
yüce yüzüne yönelmeleri ve bütün bir kainatın değişip başka şekil
aldığı bir sırada onun yüce yüzünü bulmaları ne güzel olurdu.
Bu vurgu ile birinci bölüm sona eriyor. Artık bu dehşet verici değişim
meydana geldiği gönül sahneleri ile insanın gönlü dolup taşmıştır.
Ardından surenin ikinci bölümü gelmektedir. Bu bölüm evrenin güzel
sahnelerine yemine dikkat çeken bir işaretle başlıyor. Bunlar için
güzel tatlı ifadeler özellikle seçiliyor. Bu vahyin karakterine, onu
taşıp getiren elçinin sıfatına, bu vahyi alan peygamberin yapısına ve
insanların Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın dilemesi karşısındaki tutumlarına ilişkin yeminlerdir bunlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
Zehra
Admin
Zehra


Mesaj Sayısı : 724
Kayıt tarihi : 31/10/09
Yaş : 33
Nerden : Almanya

Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Empty
MesajKonu: Geri: Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri   Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri I_icon_minitimeSalı Kas. 03, 2009 8:57 pm

15- Yemin ederim geri kalıp gizlenenlere.
16- Akıp giderken ışık verenlere.
17- Kararan geceye.
18- Soluk almaya başlayan sabaha.
19-Şüphesiz o şerefli bir elçinin sözüdür.
20- Kuvvet sahibidir. Arşın sahibi Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah katında yücedir.
21- Orada kendisine itaat edilir, güvenilir.
22- Arkadaşımız deli değildir.
23- Şüphesiz (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür.
24- O, gayb hakkında töhmet altında tutulamaz.
25- O, kovulmuş şeytanın sözü değildir.
26- O halde nereye gidiyorsunuz?
27- O alemlere öğütten başka birşey değildir.
28- Sizden düzelmeyi dileyenler için.
29- Ancak alemlerin Rabbi Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

Geri dönen akıp giden ve gizlenen kavramlarıyla yıldızlara işaret
edilmektedir. Bunlar yörüngelerinde gidip gelen, akıp giden ve gizlenen
gezegenlerdir. ifade güzelliği, burada onlara ceylanın hayatına ve
hareketine benzeyen güzel ve zarif bir hayat süsü vermektedir. Bunlar
akıp giden ve yuvalarında gizlenen, başka bir yoldan geri dönen
ceylanların hareketlerini andırmaktadır. Cana yakın, sıcak ifade ile bu
gezegenlerin hayat fışkırdığını dile getirmektedir. Onların
hareketlerindeki güzelliğe de duygusal açıdan işaret edilmiştir.
Gizlenmelerinde ve ortaya çıkmalarında, yollarında ve uzaklaşmalarında,
akıp gitmelerinde ve geri dönmelerinde duygusal bir güzellik göze
çarpmaktadır. Bunun yanında onu destekleyen musiki güzelliğine ait
mesaj yer almaktadır.
"Kararan geceye." Yani karanlık çöktüğü zaman. Fakat buradaki "kararan"
sözcüğünde birtakım mesajlar bulunmaktadır. "As'asa" kelimesi iki
bölümden oluşmaktadır: As. As. Bu da ses tonu ile bu gecedeki hayata
işaret etmektedir. Kişi karanlıklar içinde el yordamı veya ayak
hareketleri ile hareket etmeye çalışmaktadır. Fakat bir şeyi
görememektedir. Bu gerçekten Hayrete düşüren bir mesaj ve derin
anlamlar ifade eden bir işaretin harekete dönüşmesidir.
"Soluk almaya başlayan sabaha." ifadesi de bunun gibidir. Hatta ondan
daha canlı ve daha yüklü mesaj taşımaktadır. Sanki sabah nefes Alıp
veren bir canlıdır. Nefesleri aydınlık, hayat ve canlı olan herşeye
sızan harekettir. Aşağı yukarı kesin söyleyebilirim ki, Arap dili ve
edebiyatı bütün ifade ve anlatım gücüne rağmen sabahın bu türden bir
ifadesini içermemektedir. Şafağın görünmesi, açık olan kalplere onun
bilfiil nefes aldığı duygusunu vermektedir. Sonra bu ifade geliyor,
açık olan kalbin hissettiği bu gerçeği tasvir ediyor.
İfade ve tasvirin güzelliğinden zevk alan, herkes "Geri kalıp
gizlenenlere, akıp giderken ışık verenlere, kararan geceye, soluk
almaya başlayan sabaha:' ilahi sözlerinde duygusal ve ifade açısından
büyük bir zenginlik olduğunu farkeder. Değinmekte oldukları evrensel
gerçekler bir tarafa bunlar gerçekten güzel, üstün ve zarif bir ifade
zenginliğini dile getirmektedir. insanlığın duygularına kat kat
duygular katmaktadır. Onların bu evrensel olaylar; bilinçli, duyarlı
bir duygu ile karşılamalarını sağlamaktadır.

GÜVENİLİR ELÇİ VE PEYGAMBER

Hayat giydirilen bu evrensel sahnelere dikkat çekilmektedir.
Dolayısıyla güzel ve canlı ifadelerle insanın ruhu, onların özüne
bağlanmaktadır ki insanın ruhuna sırlarını versin. Onların ardındaki
kudrete doğru yönelsin. Kendisine çağrıldığı iman gerçeğinin
doğruluğunu dile getirsin. Sonra Hz. Peygamber ile Cebrail gerçeği
hatırlanacak ve kabul edilecek en uygun hallerde söz konusu
edilmektedir.
"Şüphesiz o şerefli bir elçinin sözüdür. Kuvvet sahibidir. Arş sahibi Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah katında yücedir. Orada kendisine itaat edilir, güvenilir: '
Şüphesiz bu Kur'an ve ahiret günü bu şekilde tanıtılması değerli bir
elçinin sözüdür. Bu elçi Cebrail'dir. Kur'an'ı taşıyor ve O'nu tebliğ
ediyor. Bu Kur'an'ı O getirip tebliğ ettiği için onun sözü olmuştur.
Bu elçinin, yani Kur'an'ı taşıması ve O'nu tebliğ etmesi için seçilen
bu elçinin sıfatlarından söz ediliyor. O Rabbi katında "değerlidir",
nitekim "Kuvvet sahibidir." diyen rabbinin kendisidir. Bu ifade de sözü
taşımak için belli bir güce sahip olunması gerektiği imajını
vermektedir. "Arşın sahibi katındaki yeri yücedir." Derecesi ve makamı
yücedir. Kimin katında? Yücelerin yücesi, arşın sahibi katında. Orada,
yüceler aleminde sözü geçerlidir. Taşıdığı ve tebliğ ettiği konularda
güvenilen, itimat edilendir.
Bu sıfatlar bir bütün olarak bu sözün yüceliğini, büyüklüğünü, üstünlüğünü ifade ettikleri gibi yüce Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın insana ihsanını ve yardımını da dile getirmektedir. İşte bu nedenle yüce Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah,
söz konusu mesajı Alıp getirecek ve insanlardan seçilen peygambere
vahiy tebliğ edecek bu sıfatların sahibi meleklerden bir elçiyi
seçmektedir. Bu gerçekten insanı mahcup edecek bir ilgidir. Halbuki
eğer yüce Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah insana ikramda bulunmamış ve onu onurlandırmamış olsaydı o Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın mülkünde hiçbir değer ifade etmezdi.
İşte, sözü taşıyıp getiren ve onu belirlenen kişiye teslim eden elçinin
sıfatları. Onu Alıp size bildiren peygambere gelince o "sizin
arkadaşınızdır." Uzun bir süre aranızda yaşayan ve gerçekten
tanıdığınız bir kişidir. Size gerçeği getirdiğinde size ne oluyor ki,
onun hakkında söylenmedik söz bırakmıyorsunuz? Onun dini hakkında
çeşitli görüşlere ayrıldınız. Halbuki o "sizin arkadaşınızdır"
bilmediğiniz biri değil. Ve O size gayb konusunda söz ettiğinde itimat
edilen birisidir.
"Arkadaşınız deli değildir. Şüphesiz onu apaçık ufukta görmüştür. O,
gayb hakkında töhmet altında tutùlamaz. O, kovulmuş şeytanın sözü
değildir. O halde nereye gidiyorsunuz? O alemlere öğütten başka birşey
değildir."
Onlar gerçek anlamda onu tanıyorlardı. Aklı olgunluğunu, doğruluğunu,
güvenilir kişiliğini ve kararlılığını bildikleri halde Resul-ü Ekrem
hakkında şöyle diyorlardı: "O delinin biridir. Söylediklerini bir
şeytan O'na getirmektedir." Bazıları bu sözleri O'na ve mesajına karşı
bir tuzak olarak ileri sürüyor. Nitekim bu noktaya parmak basan
haberlerde vardır. Bazıları ise şimdiye kadar duymadıkları,
Alışmadıkları, insanların sözleri ile kıyaslanmayan, Hayrete ve dehşete
kapıldıkları için böyle diyorlardı. Bu konuda "Her şairin bir şeytanı
vardır. Ona eşsiz güzellikte sözler getirir. Her kahinin bir şeytanı
vardır. Uzakta olan gayb tan ona haber getirir. Şeytan bazı insanlara
dokunur, çarpar. Onlar vasıtası ile ilginç sözler söyletir" şeklindeki
anlayışlarına ve düşüncelerine dayanıyorlardı. Böylece biricik doğrudan
gerçek sebepten uzak düşüyorlardı. Bu gerçek sebep vahiy idi. Alemlerin
Rabbi tarafından gönderilen vahiy.
Surenin bu bölümünde Kur'an-ı Kerim onlara eşsiz kainatın güzelliğinden
ve güzel sahnelerin canlılığından söz etmektedir. Böylece Kur'an'ın bu
güzelliği, eşsiz biçimde yaratan O yaratıcının kudretinden
kaynaklandığını kalblere yerleştirsin. Onu taşıyan elçinin ve O'nu
tebliğ eden peygamberin sıfatlarından söz etsin. Çünkü Peygamber
onların tanıdık arkadaşlarıydı. Deli değildi. Şerefli elçi olan
Cebrail'i gerçekten gözleri ile görmüştü. Görmenin tüm şartlarının
kesin gerçekleştiği apaçık ufukta O'nu seyretmişti. Hz. Peygamber gayb
konusunda güvenilir bir kimse idi. Verdiği haber konusunda ulu orta
konuşulamazdı. Çünkü onlar şu ana kadar O'nu doğruluk ve kesin haberin
dışında birşeyle tanımamışlardı. "O, kovulmuş şeytanın sözü değildir."
Çünkü şeytanlar böyle tutarlı bir sistemi bildiremezlerdi. Yaptıklarını
reddederek soruyor: "O halde nereye gidiyorsunuz?" Hükmünüz ve sözünüz
konusunda nereye gidiyorsunuz veya hangi tarafa yönelirseniz yönelin
karşınıza çıkacak olan gerçeği bırakıp nereye gidiyorsunuz!
"O alemlere öğütten başka bir şey değildir." Var oluşlarının gerçek
mahiyetini, yetişmelerinin gerçek yönünü ve çevrelerindeki evrenin
gerçekliğini hatırlatan bir öğüt. "Tüm alemler için." O ta ilk aşamadan
itibaren evrensel bir çağrıdır. Mekke'de çağrı, kuşatma altında ve
itilmiş durumda olduğu halde. Buna benzer Mekke'de inen ayetler bu
gerçeğe işaret etmektedirler.
Bu derin anlamlı köklü açıklama yanında hidayet yolunu dileyenler için
kolaylaştırıldığı hatırlatılmaktadır. Bu durumda onların sırf
kendilerinin sorumlu oldukları belirtilmektedir. Nitekim Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah onlara bu kolaylığı sağlamıştır.
"Sizden düzelmeyi dileyenler için."
Her şüpheyi kaldıran, her tereddüdü çürüten, her mazereti düşüren ve arınmış kalbe doğru yolu gösteren bu açıklamadan sonra kim Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'a
giden yolda hidayet üzere kendini düzeltmek isterse düzeltir. Kim de
düzelmezse artık sapıklığından kendisi sorumludur. Çünkü önünde
doğrulmasını sağlayacak imkanlar hazır bulunmaktadır.
Gerçek odur ki insanın iç dünyasında ve dış dünyasında hidayete
götürücü deliller ve imana yönelten mesajlar gerçekten güçlü, köklü ve
ağır etki sahibidir. Kasıtlı bir çaba olmadan kalbin onların
baskısından kurtulması çok zordur. Özellikle insan Kur'an'ın mesaj dolu
uyarıcı üslubu ve direktifine kulak verdiği zaman.
Bundan sonra Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın yolundan sapanlar, sadece kasıtlı olarak sapmak isteyenlerdir. Hiçbir mazerete ve gerekçeye dayanmadan tabi!
Onlara hidayetin imkanı ve düzelmenin kolaylığı gösterildikten sonra
onların dilemelerinin ötesinde bulunan büyük gerçeği dile getirmeye
yöneliyor. Bu gerçek herşeyin ardında ve ötesinde işleyen iradenin yüce
Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın iradesi olduğu gerçeğidir.
"Alemlerin Rabbi Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah
dilemedikçe siz dileyemezsiniz." Bu gerçeği dile getiriyor ki onlar
kendi dilemelerinin her şeyin gelip kendisine dayandığı büyük dilemeden
ayrı olduğunu anlamasınlar. Zira onlara seçme özgürlüğünün ve hidayet
olgunluğunun verilmesi, olmuş ve olacak herşeyi kuşatan bu büyük irade
merkezine dayanmaktadır. Ondan kaynaklanmaktadır.
Yaratıkların ve insanların iradelerinden söz edilmesinden sonra
Kur'an'ın bu ayetlere yer vermesinden amaç imana dayalı düşünceyi ve
onun büyük gerçeği kuşatıcı şeklini oturtmaktır. Bu büyük gerçek, bu
varlık alemindeki her şeyin Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın iradesine bağlı olduğu gerçeğidir. Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın
insana bir seçme gücü vermesi onun bir bütün halindeki iradesinin bir
parçasıdır. Bu da ayrı bir takdir, ayrı bir düzenlemedir. Tıpkı
emredildikleri her İşte kesin itaat etmeleri için meleklere izin
vermesi ve emredildikleri her görev için yeterli bir güç vermesi gibi.
Bu da Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri Allah'ın iradesinin bir yönüdür. Öğretme ve açıklamadan sonra iki yoldan birini seçme gücünü insanlara vermesi gibi.
Bu gerçeğin müminlerin düşüncelerinde iyice yerleşmesi gerekir ki neyin
dolaysız olarak hak olduğunu kavrayabilsinler ve en büyük iradeye
yönelsinler, sığınsınlar. Yardımı ve başarıyı O'ndan dilesinler. Yol
boyunca aldıklarını ve bıraktıklarını ona bağlı olarak belirlesinler!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.Ravzadesign.de
 
Fizilalil Kuran Tekvir Suresi Tefsiri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Fizilalil Kuran Müddessir Suresi Tefsiri
» Fizilalil Kuran Müzzemmil Suresi Tefsiri
» Fizilalil Kuran Mülk Suresi Tefsiri
» Fizilalil Kuran Talak Suresi Tefsiri
» Fizilalil Kuran İnfitar Suresi Tefsiri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ravza Gülüm :: Rehberimiz Kur'ani Kerim :: Tefsir-
Buraya geçin: